NİHAYET MASUMİYET

By | 6 Şubat 2014

masumiyet_muzesi_orhan_pamuk_cukurcuma

Gezici Günlük arşiv..

Evet biraz geç kaldım müze ziyaretinde farkındayım ama ”doğru zaman”a inanırım ben…

Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum….
diye başlayan Masumiyet Müzesi’ni, ”Herkes bilsin, çok mutlu bir hayat yaşadım” cümlesiyle bitirdiğim 14 Ekim 2008 günü  feci şekilde etkisindeydim… Kitabın mı? Hayır, sanmıyorum; projenin daha çok… Okurken, eski Türk filmi tadındaki aşk hikayesinin ardındaki dekoru, tarihi, dönemi, bilgiyi, tüm detayları sevdim daha çok.. Finale yaklaşıp ”müze” fikrini, yazarı Orhan Pamuk’un asıl projesini kavradığımda hayranlık duydum.. Bu bir roman değildi.. Mükemmel bir projenin aşamalarından biriydi sadece… 
Yalan söyleyemem, sayfalar arasında biletini, en arkada krokisini görünce ”bu kadar iyi planlanmış olamaz, sadece kitabın kurgusu demek ki, hayata geçemeyecek müze..” diye düşündüğüm tereddüt anlar da oldu ama ”Masumiyet Müzesi”ni genellikle umut ve heyecanla bekledim..
Birgün geldi, müze gerçekten açıldı.. Hemen açılır açılmaz da gitmedim, gidemedim.. Doğru zaman geldi, biraz da hayal kırıklığına uğramaktan çekinerek birkaç gün önce gittim Masumiyet Müzesi’ne.. Hava yağmurlu, sıkıntılıydı..

Burada müzeyi satır satır anlatmaya hiç niyetim yok.. Daha çok ziyaret sırasında, sonrasında aklımdan geçenlerle ilgili yazını devamı…

  • Burada gezinmek tuhaf.. Chapter 1…2… diye giden vitrinler boyunca yürümek kitabın sayfaları içinde yürümek gibi… Kitabı tekrar okuyor gibiyim..Çok akıllıca!..
  • Sergileme şekli mükemmel.. Ne kadar çok detay var.. Kitaptaki tasvirler kadar güçlü detaylar, her birine tek tek dikkatimi vermeye çalıştığım sayısız obje.. Müzenin kitabını almak şart, evde daha detaylı incelemek ve kitabı okurken beni asıl enterese eden ‘dönemin sahnesi’ne daha yakından bakabilmek için..
  • İçerisi loş ve sakin.. Bazı vitrinlerden sahnenin sesleri de geliyor periyodik olarak… Burada uzun süre kalmak ruh halini nasıl etkiler insanın acaba?
  • Müzenin güvenlik görevlisine takılıyor gözüm.. Arada gidip her katta bulunan birkaç dildeki romandan bir bölümü okuyor ve gidip yakından tekrar bakıyor objelere.. ”Acaba bu müzede görevli olmak nasıl bir duygu”, ”bunalmıyor mu?”, ”ortam onu sıkıntıya sokuyor mu?” gibi sorular hücum ediyor kafama, konsantrasyonumu bozuyor.. En iyisi kendisine sormalı diyor, harekete geçiyorum..
  • Güvenik görevlisi burayı, bu sakinliği sevdiğini, hiç rahatsızlık duymadığını gayet güleryüzle anlatıyor; ben de adamcağızda bir seri katillik durumu olmadığına kanaat getirerek kendisini rahat bırakıyorum..
  • 58. Chapter Tombala’ya ait vitrindeki objeler yine bana saplantı / seri katil / biriktirme takıntısı gibi farklı farklı şeyleri bir arada düşündürüp evimde biriktirdiğim onlarca küçük objenin altında yatan anlamlar / ruh halim gibi noktalara geldiğinde 59. vitrine doğru uzamam gerektiğini anlıyorum..
  • Yazar’ın zaman içinde biriktirdiği objelere kimbilir kimler dokundu, kaç hikaye saklı her birinin ardında sorusu da zaman zaman aklımdan geçiyor…
  • Son kata, çatı katına geldiğimde aslında yine kitabın finalindeyim.. Sağ yanımda beni çok hüzünlendiren bir sahne canlandırılmışken sol yanımda ise bende hayranlık uyandıran bambaşka bir durum var…
  • Yazarın tüm kurgusu, kitabının müsvetteleri, dolmakalem kartuşları Masumiyet Müzesi tarihi, sol yanımda duruyor.. Ön hazırlıklar, planlamalar, kitabı yazmaya ilk başladığı an… Yazar bunları sergileyerek aslında o sürece ortak etmiş okuyucusunu, ziyeretçisini… Bu bölüme objelerden daha fazla ilgi gösteriyorum…  Yazarın romanını elde yazmasına şaşkınlık ve hayranlık duyuyorum.. Ve okuyabildiğim kadar fazla şeyi okumaya çalışıyorum…
  • Çatı katının duvarında yazan o etkileyici cümleyi bir kez daha okuyor ve ağır ağır süzülüyorum merdivenlerden aşağı şu düşünceyle;  Gece herkes gidip kapı kilitlenince hepsi canlanıyor olmalı objelerin.. Füsun, Kemal, herkes ve ”şeyler” burada Füsunlar’ın evinde her akşam tekrar tekrar yemeğe oturuyor olmalılar hep birlikte…

…diye müzenin dükkanından ‘Şeylerin Masumiyeti’ kitabını da mühürleterek, çantama attım ve müzeden çıktım… Sabahki sıkıntılı havadan eser yoktu.. Güneş parlıyor diye bir sevinç kapladı içimi… Bir süre yürüdüm Çukurcuma sokakları’nda…

masumiyet_muzesi_orhan_pamuk_romanlari