Her seyahatin notlarının ilk cümleleri o seyahat sırasında o anki duygu ile beliriyor kafamda.. Bu yeni Napoli seyahati sırasında da dönüşte hazırlayacağım yazının duygu dolu olacağını düşünüyor, kafamdan hep Napoli’ye ilan-ı aşk cümleleri geçiyordu.. Ben bu son seyahatte daha da çok sevdim Napoli’yi.. Öyle ki, daha bu yıl bitmeden yeniden kavuşmayı hayal edecek, planlayacak kadar.. Ancak aradan geçen zamanda farkettim ki Napoli’nin ciddiyetle anlatılmaya çok ihitiyacı var.. Romantikliği bir kenara bıraktım; size Napoli’yi enine boyuna anlatacağım!.
Napoli’de Ulaşım
Roma-Napoli arası tren ulaşımı çok kolay. Regional (bölgesel) tren yaklaşık 3 saat sürüyor ve ucuz. Intercity ve Frecciarossa daha hızlı ve biletler daha pahalı.. Detaylı araştırmak için trenitalia.it sitesine bakabilirsiniz. Biz Napoli’ye iki kez tren ile seyahat ettik; iksinde de sabah erken saatteki regional trenlerle ekonomik bir şekilde ulaştık. (Trende valizinizi, kişisel eşyalarınız yanınızdan ayırmayın ve biraz dikkatli olun.. Bu aslında turistlerin dikkat dağınıklığını kollayan hırsızların mesken edindiği tüm tren hatları için geçerli genel bir önlem; Napoli’ye özel bir durum değil..) Tren ile Napoli Centrale istasyonuna vardığınızda buradan tüm şehre rahatlıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.
Napoli havalimanından Napoli şehir merkezine ulaşımda taksi dışında Alibus otobüslerini de kullanmak mümkün. Otobüs, havaalanı ile merkez tren istasyonu (Stazione Centrale) ve liman arasında (Piazza dell’Immacolata) çalışıyor. Bilet otobüs içinden de alınabiliyor ve 5€.
Napoli şehiriçi ulaşımı için ise tekli(1,10€), günlük(3,5€) ve 7 günlük(integrato16€) biletler mevcut.. Tekli ve günlük biletleri her yerden, 7 günlük olanı sadece merkez istasyon ana gişesinden temin edebiliyorsunuz.
Merkezde kullanabileceğiniz 2 metro hattı var; Kırmızı olan M1, bildiğimiz anlamda gayet modern bir metrı hattı; şehrin ana noktalarından geçiyor.. *M1 hattını kullanırken istasyonlardaki detaylara dikkat etmelisiniz.. Tüm hat sanat alanı olarak değerlendirilmiş ve her durak farklı bir mimar/sanatçı/tasarımcı çalışması ile zenginleştirilmiş.. Özellikle tasarımcı Karim Rashid ve Alessandro Mendini çalışması UNIVERSITA durağı ve mimar Oscar Tuscuats Blanca tasarımı TOLEDO durağı çağdaş sanat müzesinde geziyor hissi yaratıyor.
Mavi olan M2 metro hattı ise merkez istasyondan şehrin uzak banliyölerine kadar ulaşabileceğiniz bir tren hattı. Başka hatlar da var ama şehiriçi ulaşımda bunlar yeterli olacaktır, kafaları fazla karıştırmayalım!.
Napoli oldukça yokuşlu bir şehir olduğundan pek çok da funiküler hattı mevcut. Aynı sınırsız bileti kullanarak funikülerler ile üst mahallelere geçebilirsiniz..Funikuler hatlarının en meşhuru tarihi (1928) Funicolare Centrale.
Bunlar dışında otobüs ve tramvay hatları da bulunuyor. Google harita uygulamasında tüm ulaşım ağı kayıtlı ve doğru çalışıyor.. Gideceğiniz noktayı yazıp toplu taşıma yol tarifi alırsanız seçeneklerinizi görebilirsiniz. Tüm ulaşım ağına rağmen Napoli bol bol yürüyeceğiniz, yürümesi keyifli bir şehir..
Napoli’de Konaklama
Napoli, kendisine bağlı turistik beldeleri çok meşhur olsa da şehir merkezi çok fazla turist almayan bir şehir.. Dolayısıyla her “az turistik şehir”de olduğu gibi Napoli’de de konaklama alternatifleri bu sebeple kısıtlı ve ekonomik seçenekler bulmak biraz zorlayıcı. Buna bir de şehirle ilgili güvenlik endişeleri eklenince konaklayacak yer bulma konusunu dikkatle ele almak gerekiyor..
Çok büyük ve konforlu otellerle ilgili sıkıntı yok; zaten çoğu güzel bölgelerde.. Ancak 3 yıldız ve altında bölgeyi iyice araştırmanızı, hatta google haritalardan sokak görüntüsüne dahi bakmanızı öneririm. Çok basitçe istasyon çevresinden uzak bir tesis seçmek şart diyebiliriz.. İstasyon çevresi ve İspanyol mahallesinin bazı kesimleri dışında hiçbir bölgenin büyük problem yaratacağını düşünmüyorum. Oteller dışında ev kiralamak da yaygın bir tercih.. Eğer sorunsuz bir konaklama arzu ediyorsanız özel önerim bizim gibi Chiaia bölgesini seçmeniz olacak.. Chiaia semti Napoli’nin merkezine yakın, nezih bir yerleşim bölgesi. Çevresinde çok sayıda mağaza, cafe, restoran ve bar var. Kafanızda biraz İstanbul Nişantaşı havasında bir semt canlandırabilirsiniz. Burada da oteller var ama ev alternatifi daha çok karşınıza çıkacak. Piazza dei Martiri ve Piazza Amadeo arasına bir işaret koyun ve bu geniş çemberdeki alternatifleri gözden geçirin.. Her şekilde konaklayacağınız yerin ulaşım alternatiflerini ve sokağını haritalardan kontrol etmelisiniz. Sadece merdiven ile ulaşılan bir yer, çok yokuşlu bir sokak ya da hemen arka sokak gibi görünen bir yer arada kot farkı olan ayrı semtte olabilir. * Bizim kaldığımız oda Nel Cuore di Gisa idi.. Konum ve olanaklar olarak çok mutlu etse de pencerelerle ilgili bir dezavantajı olduğu için dikkatle değerlendirmenizi öneririm.. Chiaia için The Royals Experience, tarihi merkez için Palazzo dello Spagnuolo B&B bakabileceğiniz tesislere diğer örnekler..
Napoli Güvenli mi? veya tam tersi.. Napoli Tehlikeli mi?
Napoli, hakkında güvenlik anlamında en çok olumsuz yorum yapılan şehirlerden biri.. Bu gidişimizde uzun bir süre kalma ve bunu değerlendirme şansım olduğu için eskiden beni daha çok tedirgin eden Napoli hakkında artık hiç de böyle düşünmüyorum. Napoli Avrupa’daki herhangi bir büyükşehirden daha tehlikeli değil.. İnsanların böyle düşünmesine sebep ne peki? Sadece şehrin belirli bir bölgesinde dolaşıp tamamını görmeden, kısıtlı deneyimle yapılmış yorumlar.. Ama nasıl böyle oluyor tecrübe ettiğim için anlayabiliyorum.
Napoli’de her liman kentinde olduğu gibi çok fazla göçmen var. Ve bunlar daha çok merkez tren istasyonu ve İspanyol mahallesi (Quartiere Spagnoli) çevresinde yaşıyorlar. Ancak şehrin Chiaia, Vomero, Posilipo gibi daha pek çok semtinde hiç düşünmediğiniz kadar düzgün, nezih bir Napoli var.. Şehrin merkezi ile İspanyol Mahallesi arası biraz Eminönü karmaşasında.. Genel olarak karmaşa dışında buralarda hiçbir sıkıntı yok. sıkıntı labirent gibi karışık sokaklı bir bölgede.. bir örnekle açıklayayım;
Biz bu seyahatte günübirlik bir gezi sonrası istasyondan çıkıp metro ya da otobüse binmek yerine “şurada bir yere uğrayalım” diye hesapsız kitapsız yürüdük ve gideceğimiz yere uğradık.. Sonra bir iki sokak renkli göründü ve devam edelim dedik.. Ancak o renkli sokak birkaç yüz metre yürüyünce çehre değiştirdi..tipler değişti.. Tedirgin olup yön değiştirdik ama sokaklar öylesine labirent ki, bir türlü ana cadde Corso Umberto’ya çıkmayı başaramadık.. Bazı kesişen caddeler arasında kot farkı var; haritadan bulsanız da yürürken sapacağınız yer yukarıda kalıyor, başaramıyorsunuz.. O garip mahalleden çıkamamanın stresi ile yarım saat kadar deli gibi yürüyüp nihayet mantıklı bir yere çıkmayı başardık!. Kimse bize bir şey yapmadı; sadece mahallenin yabancısı olan bu tiplere dikkatle baktılar.. Çoğunluğu çok kötü, yamuk yumuk, kılıksız tiplerdi.. Akşamüstü değil de gece olsaydı herhalde korkudan delirirdim.. O yüzden diyorum ki; Napoli’ye geldiğinizde (ki bu günübirlik bir gezi de olabilir) şehri çözmeden istasyonun oralarda “şuradan yürüyeyim aralara dalayım” gibi fantastik davranışlara girmeyin. “Pizzacı Da Michele çok yakın; şu kestirmeden gideyim” demeyin.. Daima ana caddeyi tercih edin. Şehrin merkezinde, çarşı içinde turist olduğunuzu bas bas bağıran kılıkta gezmeyin; “normal” olun. (..ki bu benim her şehir için altın güvenlik kuralımdır. Turistim diye bağıran kıyafet, boyunda asılı fotograf makinesi, elde telefon ve harita her yerde risktir.. İstanbul da dahil!.. Valiz deseniz asla valizi bırakıp hiçbir yerde yanından uzaklaşılmaz!. Biz araç kiralamadığımız için bu konuda durumu ayrıntılı olarak bilmiyorum ama yollarda birkaç camı kırılmış araba gördüm.. Demek ki arabayı nereye bıraktığına içinde bir şey bırakmamaya da dikkat gerekiyor..
Anlattığım yarım saatlik heyecan fırtınası dışında yaklaşık bir hafta boyunca şehrin girip çıkmadığımız köşesi kalmadı diyebilirim.. İspanyol mahallesinin arka sokakları da dahil her yeri gezdik ve başımıza minicik de olsa bir şey gelmedi, böyle bir ihtimalin doğacağı en ufak bir risk anı bile olmadı.Geceleri daha çok Chiaia, Piazza Bellini ve Vomero’daydık; eğlenenlerin arasına karıştık..Yalnız eğlenmeye çıkan kız arkadaş gruplarına bol bol rastladık.. Dediğim gibi paranoyak olmadıktan sonra Napoli’nin herhangi bir şehirden hiçbir farkı yok; tedbirli olun yeter..
Bu arada bir de “Napoli pis, her yer çöp!.” denildiğini duyarım ama ben her iki gidişimde de çöp dağları falan görmedim.. O bahsettiğim sokaklar pisti evet ama şehrin merkezi ve diğer yerlerde bir anormallik yok.. Sanırım bir dönem haberlere çıkan çöp krizine denk gelenlerin yorumu bu ama şu an şehirde böyle bir sahne yok..
Napoli’de Yeme İçme
Napoli’de ne yenir diye sorsam “Pizzaaa!” diye bağıracağınızı biliyorum.. Ancak Napoli’de pizza akla gelen ilk yemek seçeneği olsa da Napolililer her gün pizza yemiyor!. Çünkü yiyecek başka harika şeyleri de var!. Spagetti vongole(kum midyeli makarna), salsiccia con friarielli(brokoli benzeri bir sebze ile pişen sosis), pasta genovese(soğan, şarap ve et ile yapılan Napoli’ye özgü makarna), pepata di cozze(marine midye), pasta con patate(patatesli makarna), peynirler, kızarmış pizza, deniz mahsülleri diye başlayıp sonsuza uzatabileceğimiz bir liste var..
Nerede yiyelim sorusuna cevaben binlerce alternatif arasından gitmek üzere kendim için seçtiğim adreslerden işinizi kolaylaştıracak bir liste hazırlamaya çalıştım;
*Bir kere en başa Antica Pizzaria da Michele‘yi altın harflerle yazalım. Çünkü burası “Napoli usulu Pizza nedir? sorusuna cevap niteliğinde olmazsa olmaz bir klasik!. Eğer ilk kez şehri ziyaret ediyorsanız öğlen 12’den biraz önce kapısına gidip numaratörden fiş alıp kuyruğa girmelisiniz.
Eğer Napoli’ye ilk kez geliyorsanız Michele’den sonra yapacağınız ikinci şey akşam yemeği için Trattoria Nennella‘nın önünde kuyruğa girmek.. ve sıranızı beklerken sokaktaki Cammorata Spritz’de plastik bardakta aperol içmek.. Nennella dünya üzerindeki en gürültülü, en karmaşık lokanta. Şarkılar söyleyen, küfürleşen, müşterileri ile dans eden garsonları ile iddiasız, basit Napoli mutfağı yemekleri sunan aile işletmesi fiks menü uyguluyor.. Elinize tutuşturulan menüden başlangıç, ana yemek ve yan lezzet seçip (fiks menü 12€) ev şarabı (+3€) ile taçlandırıyorsunuz.. Finalde meyve ve limoncello ikram ediyorlar.. Burada Napoli’nin en güzel yemeğini değil, en ilginç olanını yiyeceksiniz daha çok!. Bu şehrin ruhuna uyan bir şey yapmak istiyorsanız adres burası. *İlk gidişimizde çok sevdiğimiz için bu kez de ilk akşam yemeğimizi burada yiyerek şehre çabuk ısınalım dedik.. Yoğun turist ilgisinden menüye ingilizce de eklemişler ve gürültücülük sanki iki kat artmış!. Aniden başlayıp masamızı ıslatan yağmurun telaşı da eklenince yine bir Napoli filmi sahnesinin içinde bulduk kendimizi..
Sorbillo (ama sahildeki) / Merkezde, çarşı içindeki uzun kuyruklu şubesine nazaran sahilde, Via Partenope üzerindeki Sorbillo biraz daha sakin ve kesinlikle daha lokal.. Daha çok şehir sakinlerinin terch ettiği şube evimize de yakın olunca birden fazla kez ziyaret ediyoruz. Gino Sorbillo tamamı sertifikalı bölgesel malzemeler ile şahane pizzalar yapıyor. Sarı Vezüv domatesler, kırmızı San Marzano domatesleri, has “mozzarella di bufala”lar ve artisan biralardan sonra ben de gururla itiraf ediyorum ki artık ben de Sorbillocuyum!..
- Tam burada pizzaya bir parantez: Napoli pizzasının standartları Associazione Verace Pizza Napoletana tarafından belirlenmiş.. Unu, mayası, tuzu, çap ölçüsü, hamurun kıvamı, pişme ısısı, sosundaki domatesi, peyniri ile tüm kuralları sabitlenen pizza için tüm ayrıntıları buradan okuyabilirsiniz. Bu kuralların dışında kalan her pizza “yorum” oluyor ama kapısında Pizza Napoletana yazıyorsa işte bu kurallara uygun pizza olmak zorunda!. Şehirde hem orijinal hem de farklı malzemelerle geliştirilmiş pek çok pizza alternatifi var. Benim bu kez yanımda Sorbillo ve Michele’den başka hangi adresler var? Caserta’daki Pizzeria I Masanielli (Francesco Martucci; öğretmenim Daniele’nin amcasının dükkanı Add’o Guaglione, Pizzeria Concettina ai Tre Santi(Ciro Oliva).. Bunlar hep Daniele’nin Napoli Notları‘ndan.. Ayrıca Pizzeria da Matteo, Ristorante Pizzeria Carmnella, Pizzeria Nino Pannella ve Carlo Sammarco Pizzeria da merak listemde ama insan kaç öğün pizza yiyebilir ki!..
La Masardona / Normal odun fırınında pişen pizza dışında bir de Napoli’ye özel kızarmış pizzalar var ki en azından bir kere tatmak şart!. Pizza Fritta denen ve genelde elde ya da paket yenen bu pizzaları yanmadan yemenin püf noktası önce tepesinden ucunu koparıp buharı çıkarmak.. sonra içinde dibe doğru biriken iç malzemeyi pizzanın karnına bastırarak ara ara kontrollü olarak yukarı iterek yiyorsunuz. İç malzeme çok çeşitli; deniz mahsullerinden sebzeye, et ürünlerine uzanan oldukça fazla seçenek var.. Özellikle peynir ve prosciuttolu versiyonlarını Napoli yerlileri sabah kahvaltı olarak da tercih ediyor.. Kızarmış pizza için Esterina Sorbillo, Pizzeria de’ Figliole ve benim favorim La Masardona ilk akla gelenler.. Israrla La Masardona diyorum; yerlisinden onaylattım! Yine sahildeki şubesinden paket olarak alır da deniz kıyısında taşlara oturarak yerseniz şahane, leziz ve lokal bir hareket yapmış olursunuz!. Partenope sahilinde oturup bu pizzayı yediğim anlar kendimi en şehre ait hissettiğim anlardan..
*Paket pizzanız ile sahilde oturmak ve hatta pizzanızın deniz ve Vezüv yanardağı fonunda fotoğrafını çekmek Napoli’de çok “instagramik” bir hareket!..
Osteria della Mattonella / Matteonella “fayans” demek. Bu küçük lokantada yemek yerseniz adına yakışır şekilde duvarlarının fayanslarla kaplı olduğu, masalarında geleneksel seramik sürahilerle servis yapılan, yemeklerin el boyaması vietri sul mare tabaklarında servis edildiği bir aile işletmesini seçmiş oluyorsunuz.. Via Chiaia üzerinden merkeze doğru yürüdüğümüz bir öğle yemeğinde gidiyoruz bu küçük lokantaya.. Önce öğlen için rezervasyon yaptırmak üzere Ponte di Chiaia’nın altından geçip ilerideki binanın içinde kalan asansörden lokantanın olduğu üst sokağa çıkıyoruz!. (Napoli’de bu tarz sürprizli yollar çok var; rastladıkça kullanmalısınız!.) rezervasyon saatinde masamıza kurulup günün yemeklerinden “melanzane alla parmigiana” (parmesan ve domates ile yapılan bir çeşit lazanya ama makarma hamuru yerine kızarmış patlıcan dilimleri var) ile “pasta genovese napolitana” (Adında Cenova geçse de tipik bir Napoli tabağı olan karamelize soğanlı dana etli makarna..) sipariş ediyoruz. Görüntü olarak içinde sunuldukları tabakların aksine biraz karışık görünen iki lezzetli yemek ve yanında ev şarabı ile, yanımıza oturan profesör ile sohbet ederek çok keyifli bir yemek yiyoruz burada.. Hala aklıma geldikçe bir fayansları bir de genovese’nin muhteşem tadını anımsıyorum..
* Pasta genovese napolitana’yı Napoli’de deneyebileceğiniz en iyi adreslerden biri de Trattoria Malinconico.. Ama unutmayın, sadece günlerden Salı ise!.. Eğer donuz etine karşı hassasiyetiniz varsa garsonunuza sormaktan çekinmeyin; çünkü geleneksel pek çok tarifte içinde bir miktar domuz ürünü panchetta kullanılıyor olabilir.
Tandem / (scarpetta) İtalya’da yemeğe bandırılan ekmeğe minik ayakkabıcık “scarpetta” dendiğine daha önceki yazılarımda değinmiştim.. İşte o scarpettanın ana vatanı da Napoli. Eh, domatesin bu kadar iyi olduğu bir yerde böyle olması gayet normal.. Napoli ağzı ile “ş” kullanak “şkarpetta” yapabileceğiniz bir tabak için Tandem son zamanların çok moda bir adresi. Tatlış bir kase içinde bolca domates sos, ortasında da polpetta(köfte).. Ekmek banmaya hazırsınız!. Burada yediğimizde ortak kaseye ekmekleri her banışta sesli olarak şkarpetta demeyi ihmal etmediğimizi hatırlıyorum.. * Rezervasyon isabetli olur.. Lokanta çok kalabalık olduğunda menü aynı diyerek başka bir şubeye yönlendiriyorlar ama bence aynı değil; oraya gitmeyin.. Tandem’in alternatifi: La Cantina di Via Sapienza’da polpetto al sugo(soslu köfte)
Osteria da Tonino / Tipik bir lokantada lokal yemekler denemek isterseniz Chiaia’da lokallerin tercih ettiği tarihi da Tonino (1880) çok güzel bir seçenek.. Menüsünde makarnalar, et yemekleri ve bölgede yaygın olduğu üzere sakatat yemekleri var..Yine küçücük bir yer olduğu için rezervasyon şart.
Pescheria Mattiucci / Burayı tanımlamak için sushi ve ceviche’nin Napolitan hali demek hiç yanlış olmaz!. Sabah kendi elleriyle tuttukları balıklardan dünyanın en lezzetli çiğ balık tabaklarını hazırlıyorlar, siz de içerideki 10-15 tabureden birinde bir kadeh beyaz eşliğinde art arda birkaç çeşidi deniyorsunuz. Şahane değil mi! Farklı şekillerde marine edilmiş çiğ balık ağırlıklı bir menü ilginizi çekerse gündüz sıradan bir balıkçı dükkanıyken, gece hoş bir gastro bar’a dönüşen bu keyifli mekana mutlaka uğramalısınız.
Umberto / Napoli’nin yüz yılı aşan (cent’anni) işletmelerinden biri olan Umberto’yu Napolililere sorduğunuzda onlara göre şehrin en iyi pizzası burada değil ama gitmek için bir sebep arıyorsanız keyifli servisi, el boyaması tabakları ve ambiansını bahane edebilirsiniz.. Ben de belki gideriz diyordum ama o el boyama tabakların en hasında yeme şansı bulunca*** (bu bambaşka bir hikaye, başka bir zamanda anlatılmalı) eve giderken sürekli önünden geçip sadece “ya ne tatlı” dediğimiz bir yer olarak anılar arasında yerini aldı..
Akşam yemekleri için Castel dell’Ovo‘nun altında kale içindeki restoranların ve Via Partenope üzerindeki kıyı restoranlarının da güzel bir havası var. Bir akşam yemeğinizi bunlardan birine ayırabilirsiniz. Önce Via Partenope’de mesela (Antonio & Antonio’da) aperitivo yapıp keyfi yemeğe uzatabilir ya da sonra kale tarafına geçip gözünüze en cıvıl cıvıl ve keyifli gelen yerde (mesela Ciro) yemeğe geçebilirsiniz.
* Bana göre Napoli her öğünde restoranlara kurulup masaları “donatella” yapacağınız bir şehir değil!. Bazı öğünler ayaküstü de geçiştirebileceğiniz öyle güzel alternatifleri var ki.. Bir kere kızartmaya aşırı düşkün bir şehir.. Napoli’de her gün “fry-day”!!! Via Toledo’da yürürken bir külah karışık deniz mahsülü kızartması da yiyebilirsiniz kızarmış pizza da… Eğer Vomero civarındaysanız semtin meşhur kızartmacısı Friggitoria Vomero‘da onlarca ilginç kızartma çeşidi arasından seçtiklerinizle çok ucuz bir öğle yemeği yiyebilirsiniz.
Hatta kızartılan bir de makarna var. Giri di Pasta pek çok farklı malzeme ile spagetti makarnayı birleştirerek yuvarlak bir formda kızartıyor, elinizde ısırarak yiyorsunuz ve bira ile çok iyi gidiyor!. Birkaç şubesi var; biz Vomero’dakini deniyoruz..
* Napoli burger sevenlere karşı da boş değil. Chiaia’daki PUUK Burger Store ve Posilipo’nun popüler mekanı Pub Poulette şahane alternatifler. Vaktiniz genişse Pub Poulette’e akşamüstü gitmeli günbatımını burada geçirmelisiniz..
Kahvaltı ya da tatlı bir mola için ise sayısız alternatif var. Napoli tam bir pastane cenneti ve çok tehlikeli!.
Daha önceki Napoli yazılarımda bu pastanelerin birkısmından bahsetmiştim… Bu kez ise daha önce denemediğim lezzetlere odaklanarak geziyor ve bu yazıda yeni isimler paylaşıyorum;
Bu kez konaklama süremiz uzun olduğuna göre kahvaltılarımızda Napoli’ye özgü “sfogliatelle”yi denemek için fırsatımız var. Portakal aromalı ricotta peynirli dolgu ve bin katlı çıtır hamurdan oluşan ve adını Türkçe’ye “yaprakçıklar” olarak çevirebileceğimiz tatlı, özellikle ılık yenildiğinde güzel oluyor.. Biz de bu tatlıyı en iyi yapan yerlerden Pasticceria Pintauro ve Sfogliatelle Attanasio‘da deniyoruz.. Aslında iç harcı bana göre çok fazla, sanırım bu tatlısız da yaşayabilirim!..
Birdy’s Bakery favori fırın/cafelerimden biri.. Tarihi fırınlarda kahve ve hamurişini genellikle aynı anda bulmanız pek mümkün değil çünkü; bunu yapabileceğiniz modern ve keyifli adreslerden biri Birdy’s.. Yine Chiaia şubesi oldukça büyük ve iyi..
Meşhur tarihi pastanaler arasından kahvaltıda hamurişlerini sevdiğim iki adres ise Pasticceria Vincenzo Bellavia ve Moccia Pastanesi. Moccia Pastanesi’nin Posilipo şubesinin yeri ise apayrı!. Minnicik balkonundan şahane Napoli manzarasına bakarak kahvaltı ya da aperitivo yapmak öyle keyifli ki!.. Karşınızda Vezüv, hemen yanınızda Palazzo Donn’Anna, elininzde bir fincan kahve..
Daha çok pastane alternatifi için Daniele’nin Napoli önerilerine göz atabilirsiniz.
Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği tamam!. Peki ya aperitivo saatinde ne yapacağız?
Akşamüstü en sevdiğim meydanlardan biri Piazza Bellini. Bu meydandaki kafeler ve onları dolduran insanların enerjisi harika. Caffe Letterario Intra Moenia zaten klasik; ilk ziyaretimizde de çok sevmiştik.. Bu seferki asıl favorimiz ise yine meydanda hemen Güzel Sanatlar’ın altındaki Spazio Nea. İçeride sergi, avluda renkli masalar, güzel müzik ve akşamüsütü içkisi.. Bir yaz akşamüstünde bulacağınız en serin ve keyifli köşelerden biri..
Ben Piazzetta Nilo civarında kalabalığın arasında rastgele bir yerde oturmayı da çok seviyorum.. Ama bu bölgedeki favorim Taralleria şimdiden çok özlediğim yerlerden..“Tarallo”ları ile ünlü pastane Leopoldo, sırf bu konuya odaklanarak harika bir akşamüüstü mekanı açmış.. Taburelerine oturup birkaç tarallo seçiyor yanını da şarküteri ve peynirler ile donatıyorsunuz.. Tepsiye soslar ve artisan Napoli birası Jattura da eklenince oluyor şölen!. Burası şehirde en sevdiğim yerlerden oluyor..
*Tarallo (çoğul taralli) farklı bölgelerde de yapılıyor ama Napoli usulü olanı bol bademli, karabiberli halka galeta gibi düşünebilirsiniz.. Pastanelerde taze olarak satıldığı gibi hazır paketli hediyelik olarak da rastlanıyor.. Yalnız genellikle kıyır kıyır olmasına sebep doğuz yağı olduğu için yine bu konuda hassasiyeti olanların sormasını ya da etiketleri okumasını önereceğim..
Castel dell’Ovo yakınında Officina son dönemde şehrin popüler aperitivo mekanlarından biri..
Vomero’daki Fonoteca‘nın aperitivo büfesinin çeşitliliği ve lezzeti lokaller arasında takdir sebebi.
Ayrıca Gambrinus başta olmak üzere tarihi kafelerde de mini aperitivo yapabilirsiniz..
İyi kokteyli için de Vomero’da Archivio Storico, Piazza Amadeo’da Salotto Martucci ve Trip güzel alternatifler.. Ayrıca Chiaia sokaklarında da pek çok rastgele girilecek alternatif var.
Şarapevi Enoteca Belledonne ve kitap-kafe Libreria Berisio bir kadeh şarap için keyifli alternatifler..
Napoli’de Kahve
Kahve Napoli’de ayrı bir dünya, adeta tez konusu.. Onun için ayrı bir başlığı da hak ediyor..
İtalya’da genel olarak hep iyi kahveler içtim, her kahve molamdan keyif aldım.. Ama Napoli’de başka bir şey var; Napoli’de kahve içmek, Karadeniz’de çay içmek gibi!. Girdiğim hiçbir yerde asla bir tane bile kötü kahve içmedim. Kahvaltılarda cappuccino, gün içinde espresso ve macchiato, ayrıca Napoliye özel Caffe Napolitana.. Hepsi mis!.. Adresler paylaşacağım ama öncelikle anlatmak istediğim Napoli kültüründe çok önemli yeri olan “Caffe Sospeso”
Caffe sospeso “askıda kahve” demek.. Hani bazen kafelerde rastladığımız, şimidilerde en çok simit tezgahlarında “askıda simit” olarak gördüğümüz şey.. Kendiniz için bir kahve alırken bir tane de fazladan kahve parası ödüyorsunuz, bir kontenjan açılıyor.. Birisi gelip para ödemeden sizin daha önceden parasını ödediğiniz kahveyi içebiliyor.. Bunu mutlaka duymuş, rastlamışsınızdır.. Peki bu geleneğin Napoli’de doğduğunu biliyor muydunuz?
Geçmişte, savaş yıllarındaki yokluk zamanlarında bir gün güzel bir haberle çok mutlu olan bir adamın ilk olarak Caffe Gambrinus’ta fazladan bir kahve parası bazı kaynaklara göre 10 kahve parası) bırakarak bunu başlattığı geçiyor kaynaklarda.. Bu hiç tanımadığınız birine karşı iyi niyet ve sevgimim bir ifadesi olarak tüm orta sınıf kahvelerinde yaygınlaşıyor.. Keyiflisiniz, mutlusunuz; bir kahve içiyorsunuz ve hiç tanımadığınız, sizden sonra o gün oraya uğrayacak birine bir kahve ısmarlıyorsunuz.. Kim olduğunu görmeden, bilmeden.. Elinde bir önceki müşterinin bıraktığı kahve bedeli olan görevlinin kapının önündeki beye yönelttiği kahve ister misiniz efendim? karşılığında gördüğü şaşkınlık ve mutluluk.. O zor yıllarda bunun kıymetini bir düşünün.. Bu gelenek günümüze kadar sürmüş ve oldukça da önemseniyor.. Napoli’de girdiğiniz pek çok kafede bunu deneyebilir, hiç tanımadığınız birine bir fincan kahve ısmarlayabilirsiniz.. Ya da tam tersi, siz, başka birinin bıraktığı fişi kullanarak hiç tanımadığınız birinin ısmarladığı kahveyi içebilirsiniz. Genellikle sistem bir fiş fazladan kestirerek işliyor.. “Due caffé, uno sospeso” (iki kahve, biri askıya!.) Tezgahlarda dizili fişler görürseniz anlamı budur.. Geleneğin doğduğu Gambrinus’ta ise Tükçe de dahil her dilden kısa bir açıklama yazısının yer aldığı bir kumbaraya atıyorsunuz fişi.. Burası artık şehrin en turistik kafesi olduğu için en çok fiş burada birikiyor.. Sanmayın ki sadece fakir/muhtaç halk kullanıyor fişleri.. Biraz izleyin; askıda kahve içmek Napoli’de son derece normal bir şey.. Gayet normal biri de öğle tatilinde yemeğinin üstüne hiç tanımadığı birinin ısmarladığı kahveyi içebilir..
Napoli’de doğruğunu birkaç yıl önce Napolili öğretmenimden öğrendiğim ve çok etkilendiğim bu gelenekle ilgili İtalyanca kaynaklardan baya araştırma yaptım.. Yakın zamanda da Netflix’te de Coffee for all isimli bir belgesele rastlayıp izledim.. belgesel buradan yola çıkarak farklı şeyler de anlatıyor ama fikir vermesi açısından Napoli seyahati öncesi izleyebilir, şehre gidince belgeselde de yer alan Caffe Diaz’da bir kahve içebilirsiniz belki..
Gambrinus / Eğer sizde de “şehirlerin en eski kahve dükkanlarını ziyaret etme” takıntısı varsa mutlaka uğramalısınız.. Ancak geçen ziyaretime kıyasla artık çok daha turistik olduğu için servisin baştansavma ve Napoli standartlarında çok pahalı olduğunu söylemeliyim.. Bence barında ayaküstü bir kahve içip Caffe sospeso kumbarasını görün, iç salona hayranlıkla bakın ve daha güzel ve ekonomik kahveler içmek üzere başka bir yere doğru yürüyün!..
İl Vero Bar del Proffessore / Espresso’sunun üzerindeki yoğun krema tabakası sebebiyle bu seyahatin en sevdiğim kahvecilerinden biri. Önünden her geçişte bir shot atmalık!.
* Tüm italya genelinde olduğu gibi Napoli’de de genelde kahve molaları banko önünde ayaküstü oluyor. Önce kasaya gidip fiş alıyor sonra bankoya yaklaşıp fişi uzatıyorsunuz.. Sadece Napoli’de rastladığım üzere burada genelde şekerli kahve tercih edildiği için kahvenizin şekersiz olmasını istediğinizi çoğu zaman baştan söylemeniz gerekebilir.. benim standart espresso siparişim: Caffe normale, senza zucchero per favore * (bu, şekersiz bir espresso siparişi.. espresso genelde normale olarak geçiyor; başında caffe demeden sadece normale denince de oluyor.. Yoğun bir yerde barista, barda yan yana duran insanların sırayla gözüne bakıp “normale, normale, normale, macchiato, normale.. un, senza zucchero..” diye toplu da sipariş alıp makine başındakine bağırarak iletebilir.. Bunlar benim hep çok sevdiğim küçücük “italya nedir?” sahnelerine örnek.. )
Bar Mexico / Şehrin en ünlü kahve dükkanlarından biri daha.. İstasyon meydanında ve şehrin farklı noktalarında birkaç şubesi var. Huysuz abilere siparişi verince anında şahane bir kahve bırakıyorlar bankonun üzerine..
Bar Nilo / Bar Nilo’nun da kahvesi çok güzel ama meşhur olmasındaki asıl sebep sanırım Maradona’ya adanmış, onun resim ve flamalarına ayrılmış duvarlar.. Napoli’de Maradona sevgisi dev büyüklükte!. Burası da şehrin hareketli kalbinde şehrin adeta sembollerinden…
Caffe Reginelle / Burada kahve içmenin en büyük numarası Piazza Plebiscito’ya karşı içmek.. Diğerlerinin aksine ayaküstü değil, masalarında, meydana bakarak keyifle yudumlayınız kahvenizi!. “Şu Napoli ne güzel şehir yaa!” diye geçecek aklınızdan, eminim..
Gran Caffe La Caffettiera / En sevdiğimi de en sona sakladım!.. Burası şehrin en şık kafelerinden biri.. En güzel “Caffe Napoletano” içeceğiniz yer. Espresso ya da cappuccinodan değil, sadece Napoli’ye özgü enfes bir kahveden bahsediyorum bu kez. * Caffe Napoletano biraz mocca mantığında bir kahve demleme şekli ama tamamen aynı değil. Kendine özel bir pot’u var. Mokanınkine benziyor ama sistemi aynı değil. Bununla kahve yapmak çok zormuş.. Bizim kursta da var ama Napolili öğretmenler bile pek elini sürmüyor; tamamen ustalık isteyen ayrı bir kulvar. Sonuç filtreye yakın ama keskin, yoğun bir tadı var.. İnanılmaz lezzetli bir kahve.. La Caffettiera’da çok güzel bakır Napoletana potlarında demlenip servis ediliyor.. İçmeden önce raconları da baristanız size kibarca ve zevkle gösteriyor.. (Burada birkaç sentlik minicik bir bahşiş hoş karşılanır..)Masada da oturabilir barda da takılabilirsiniz ama içeriyi mutlaka gezmelisiniz. Tarihi kahve makineleri, değirmenler öyle güzel ki.. Kahve seven her Napoli ziyaretçisinin mutlaka görmesini isterim..
Ventimetriquadri / Bu şehirde üçüncü dalga kahve yok mu derseniz adres Ventimetriquadri. Vomero’nun ruhuna uygun küçük, keyifli bir dükkanda çekirdek ve demleme tarzını seçebileceğiniz nitelikli kahveler demliyorlar.. Standart Napoli kahve dükkanlarına alışınca fiyat biraz yüksek kalıyor ama “filtresiz asla” derseniz uğrayabilirsiniz.
Sevdiğim dükkanlara tekrar tekrar gidince görmek ya da denemek istediğim Bar Gianni, Caffe do Brasil, Gran Caffe Ciorfito, Bar Augustus, Ceraldi Caffe, Centrale del Caffe gelecek seferler için notlarda kalıyor.. belki siz denemek istersiniz..
Napoli Şehir Turu
Napoli’ye gidenler nedense genellikle tarihi merkez “centro storico’nun pek dışına çıkmıyor.. Evet, görülecek en önemli yapılar, turistik noktalar bu çemberde ama şehrin ruhunu yakalamak için başka semtleri de görmelisiniz.. Tarihi merkez dışındaki favorilerim;
Sokaklarında şık insanların dolaştığı, güzel butikler gezip keyifli kafelerde mola verebileceğiniz Chiaia, (* metro Amadeo durağı, otobüsler ya da yaya ulaşabilirsiniz)
Şehrin genç ve modern yüz ile tanışabileceğiniz Vomero, (*Metro Vantivelli durağı ve funikuler ile ulaşabilirsiniz)
Manzaralı villalar ile dolu bir tatlı hayat semti olan Posilipo (*otobüs hatları ile ulaşabilirsiniz)..
Şehir turunda beni çok etkileyen ve özellikle rotanıza eklemenizi önereceğim birkaç yer paylaşacağım sadece;
Napoli benim için denizin dibinde bulduğum bir hazine sandığı gibi..Henüz kilidini tam açamadım; menteşenin arasından sızdırdıklarımla bile mutluyum.. İlk gidişimizde tesadüfen karşıma çıkıp aklımı alan ve bu ziyaretimizde liste yaparak her gün en azınan bir tanesine uğradığım “palazzo”lar da şehrin o muhteşem mücevherlerinden.. Tarihte ünlü isimlere adres olmuş, kimi hala ev, kimi konaklama birimi, kimi bir köşeye saklanmış, kimi tüm heybetiyle alıyor aklınızı.
Muhteşem palazzolar şehrin yıldızı..
Palazzo San Felice ve Palazzo dello Spagnuolo birbirine yakın, benzer mimaride iki yapı inanılmaz güzeller.. mutlaka görülmeli! Palazzo Trabucco, özel mülk olduğu için şansınız varsa avlusuna girebileceğiniz bir başka güzel.. Aslında rastgele öğrebileceğiniz buna benzer çok yapı var ama yürürken birden açılıp içinden birinin çıktığı binalara dikkatli bakmak gerekiyor.. Sırf palazzolar turu yapılsa buna keyifle bir gün ayrılabilir.. Palazzo Mastelloni yine Felice ve Spagnuolu’nun mimarisine benzeyen ama daha küçük bir palazzo.. Dıştan görüntüsü yine çok etkileyici.. Palazzo Venezia ve yakınındaki Palazzo Marigliano başka bir mimari ekolün ürünü.. Marigliano’nun girişinde oyuncak bebek hastanesi var. Venezia’ya ise mutlaka biraz zaman ayırıp içinde dolaşmalısınız.. Biraz eski ve bakımsız olsa da bu kadar sihirli bir yerin içinde olmak harika hissettiriyor; detaylar çok güzel.. Mola verebileceğiniz bir de kafe var.
Palazzo Fondi ise diğerlerinden biraz daha farklı. İçinde çağdaş sanat sergileri, müzik dinletileri, çeşitli etkinlikler yapılan bir alan olarak değerlendirilmiş.. Fotografik, keyifli bir bahçesi var. Bulunduğunuz tarihteki etkinlikleri sitesinden kontrol edebilirsiniz.
Castello Aselmeyer ise yine şahane binalar kapsamında görmek isteyeceğiniz, en azından Piazza Amadeo’dan fotoğraflamak isteyeceğiniz görkemli yapılardan biri..
Pedamentina San Martino / Castel Sant’Elmo’nun eteklerinden başlayarak şehre doğru inen tam 414 basamak. Her basamakta manzara, sahip olmak isteyeceğin bir ev, içimde yükselen Napoli sevgisi… Ara ara hafif yağmurun çiselediği harika bir yürüyüşten aklımda kalan bunlar ve onlarca fotoğraf..
Palazzo Reale İkonik merdivenleri ve 30 salona yayılan görkemli dekorasyonu ile öne çıkan kraliyet sarayı, Plebiscito Meydanı’nın etkileyici öğelerinden biri.. 09:00-20:00 arası 6€ giriş ücreti ile ziyaret edilebilir.. Sanat koleksiyonu bana göre çok etkileyici değil ama mimari görkemi bu sarayı ziyarete değer kılıyor..
Monastero di Santa Chiara/ Santa Chiara Manastırı şehrin etkileyici ve fotografik hazinelerinden bir diğeri..1300’lerde yapılan ve ikinci dünya savaşı döneminde bombardımanla hasar görüp yeniden restore edilen manastırı asıl ünlü yapan bölüm, 1700’lerde avluya eklenen seramik sütünlar ve banklar.. Postoral ve mitolojik sahneler ve çiçek desenleri ile bezeli seramikler inanılmaz bir hava katmış avluya.. Güzel fotoğraflar da çekebileceğiniz manastırı, 6€ giriş ücreti ile 09-30-18:00 arası ziyaret edilebilir, bahçesinde dinlenebilir, kitap okuyabilir, küçük kafesinde tatlı bir mola verebilirsiniz.
Teatro San Carlo / 1700’lerde yapılan ve dünyanın en prestijli operalarından biri olan Napoli operası Teatro San Carlo, aynı zamanda Unesco Kültür Mirası listesinde.. Henüz burada bir temsil izleme şansına erişemediğim operayı hergün 11:30 ve 15:30’da başlayan ve 45 daikaka süren 7€’luk rehberli turlar ile gezmek için tiyatronun bilet gişesine uğramak yeterli.
Napoli sanat, mimari, tarih sevenler için bir cennet. Rastgele yürüseniz bile karşılaşacağınız pek çok mimari şaheserin yanısıra şehirde çok sayıda müze var.. İlgi alanlarıma göre seçip ziyaret etmeyi planladığım müzeler;
Capodimonte Müzesi ve Ormanı / Tüm İtalya genelinde en önemli müzelerden biri olan ve koleksiyonunda Caravaggio da dahil pek çok ünlü sanatçı ve eser barındıran Capodimonte, 08:30-19:30 saatleri arasında 12€’luk bilet ile ziyaret edilebilir.. Geniş koleksiyonu, orman gezisi ve müzeden şehir merkezine doğru oluşturulmuş “La Collina Gentile” projesindeki 3 farklı yürüyüş rotası üzerinde görülecek önemli noktalar da düşünülünce Capadimonte ekseninde tam bir günlük planlama yapılabilir..
Capodimonte Müzesi’nde özellikle ilgimi çeken bir afiş koleksiyonu var. Marcello Dudovich’in Mele Mağazası için yaptığı afiş çalışmaları. 1800’lerde kurulan meşhur Napoli mağazası Mele’nin Belle Epoque tarzı renkli afişleri nefis!. Bu afislerin röprodüksiyonları şehir içindeki sahaf dükkanlarında da bulunuyor ayrıca..
Museo Madre / Şehrin en önemli çağdaş sanat alanı olan müzede sabit koleksiyonun yanısıra günsel pek çok sergi ve etkinlik de düzenleniyor.. Salı hariç hergün 10:00-19:30 arası 8€’luk bilet ile ziyaret edilebilen müzenin hiç kuşkusuz en ikonik sembolü çatısındaki Mimmo Paladino’ya ait at heykeli..
Museo Villa Floridana / Seramik sanatında Capodimonte tarzını dünyaya hediye eden Napoli bu konuda oldukça iddialı. Harika bir tarihi villa içinde konumlanan ulusal seramik müzesi hem koleksiyonu hem de nefis bahçesi ile özellikle hafta sonları şehrin en çok ziyaret edilen müzelerinden.. Hergün 08:30-19:00 açık; giriş ücreti 4€)
Gallerie D’İtalia / Daima prestijli sergilere ev sahipliği yapan Gallerie d’italia‘nın Napoli dışında Vicenza ve Milano’da da birer şubesi bulunuyor.. Palazzo Zevallos Stigliano’da konumlanan ve koleksiyonunda bir de Caravaggio eseri bulunan müze, Pazartesi hariç hergün 10:00-18:00 arası ziyarete açık; giriş 5€.
*Caravaggio demişken Capodimonte ve Palazzo Zevallos dışında Caravaggio görebileceğiniz bir diğer adres de Pio Monte della Misericordia Kilisesi ..
* Chiesa dei Girolamini’nin duvarında ise Banksy’nin korumaya alınmış graffitisini görebilirsiniz.
Bunların dışında;
Via San Gregorio Armeno Napoli’nin en turistik sokaklarından biri “il presepe” heykelciklerinin üretildiği sokaktan mutlaka bir kere geçmelisiniz.Küçük anı ve hediyelikler işini de bu sokakta çözersiniz..
Şehir turu sırasında görülmesi gereken diğer yerler için Yerlisinden Napoli Üçlemeleri‘ndeki önerilere de göz atmayı unutmayın!.
Napoli’de yapılacak sıradışı şeyler;
Pompei’den erotik heykellerin sergilendiği Arkeoloji müzesindeki Gabinetto Segreto ziyareti;
Tarihi 2500 yıla dayanan 450 km.lik tüneller ile yeraltındaki antik Napoli Sotterranea turu (Sabah 10:00’dan itibaren her saat başında rehberli tur ile gezmek mümkün.
Borbone krallığı döneminden kalan ve 2. dünya savaşında da sığınak olarak kullanılan; içindeki araba ve eşyalarla aynen duran Galleria Borbonica (Bourbon Tünelleri) turu. (Birkaç ayrı girişi ve alternatif tur çeşitleri var.
Napoli’de Alışveriş
Napoli’de mağazalar Via dei Tribunali, Via Toledo, Corso Umberto, Via Chiaia ve Via dei Mille üzerinde yer alıyor.. Benim daha çok sevdiklerim ise baştan beri hep bahsettiğim gibi Chiaia’nın ara sokaklarına serpiştirilmiş küçük dükkanlar..
Plak alışverişimizi Fonoteca, Oblamova Music Shop ve Riot Laundry adlı konsept mağazadan yapıyoruz.. Bu anlamda en güzel çeşit Fonoteca’da.. Kitap için La Feltrinelli ve Via Port Alba’daki sahaflar yeterli oluyor.. Port Alba’daki sahaflardan 1800’lerde Napoli’nin en ünlü mağazası olan Melle’nin harika bir afiş baskısını alıyorum, diğer alamadıklarımda da aklım kalıyor..
Antica Sartoria benim İtalya seyahatlerimde mutlaka içine girip bir tur attığım ve ufak bir şey aldığım bir mağaza oldu; ta ki Amalfi seyahatinden beri.. Daha çok sahil kasabalarında şubeleri var.. Sayfiyede kullanabileceğiniz elbise ve aksesuarlar satıyorlar.. Binlerce renk ve alternatif var, desenler şahane ve fiyatlar baya uygun.. Napoli Chiaia’da da güzel bir mağazası var; hemen koleksiyonuma limonlu bir pareo katıyorum bu kez!. Rastlarsanız mutlaka içine girmelisiniz.
Garofalo hem Chiaia’da hem de havalimanında şubesi bulunan bir süt ürünleri dükkanı. Taze mozarella, manda sütü tereyağı gibi şeyler lazım olursa günlük olanlarını buradan alabilirsiniz. Havalimanında ayrıca standart olarak köpük kutuda La Marchesa’nın da mozarellası var ama bu kadar sütlü ve taze olmayacaktır..
Le Fantesie di Vietri /Bu bölge adeta seramik cenneti. Amalfi kadar çok alternatif olmasa da şehrin içinde bölgede seramikleri en meşhur olan köy Vietri Sul Mare’de yapılmış el boyaması tabaklar alabileceğiniz pek çok dükkan var. Le Fantasie di Vietri bunlar arasından ekonomik bir seçenek.. (Salita S.Anna di Palazzo, 28)
Napoli Yakınında Gezilecek Yerler
Napoli şehir merkezinden kolayca ulaşılabilecek ve günübirlik ziyaret edilebilecek pek çok farklı alternatif var;
Procida Adası‘na deniz otobüsleri Molo Beverello’dan; feribotlar da biraz ileride Porta di Massa’dan kalkıyor.. Caremar firmasının düzenli seferleri ile kolayca ulaşabilirsiniz.. Burada çekilen Postacı ve Yetenekli Bay Ripley filmleri ile ünü artan sakin ve renkli ada, denize girip ada ruhunu yakalamak için bir günü ayırabileceğiniz harika bir seçenek..
Ischia Adası daha çok Napoli’li ailelerin yazlıklarının bulunduğu, Procida’dan da geçiş sağlayabileceğiniz bir başka ada.. Yine aynı limanlardan aynı şirket ile geçebilirsiniz.
Capri Adası ise Napoli’den geçebileceğiniz bölgenin en ünlü adası. Etkilayici kayalık coğrafyası, lüks yaşantısı ve ünlü ziyaretçileri sayesinde dünyanın en lüks tatil noktaları arasında adı geçen Capri’ye yine yukarıda bahsettiğim limanlarda kısa bir feribot yolculuğu ile geçebilir, yolculuk öncesi bir günlük gezi önerileri için Capri Gezi Notları‘nı okuyabilirsiniz.
Sorrento feribot ya da tren ile Napoli’den ulaşabileceğiniz lüks tatil beldesi Sorrento aynı zamanda Capri ve Amalfi kıyılarına da geçebileceğiniz bir bağlantı noktası. Napoli’den tren ile ulaşmak için alışıldığı üzere Trenitalia değil, bölgenin yerel ulaşım şirketi Circumvesuviana trenlerini kullanabilirsiniz. Peronlar ve gişeler merkez tren istasyonunun alt katında ayrı bir bölümde; sadece tabelaları takip edin…
*Adalar dışında Napoli şehir içinden de denize girebilir, şehrin sayfiyesi Pozzuoli‘de keyifle zaman geçirebilir, Marechiaro‘da yüzebilir, Posilipo plajlarında gününüzü değerlendirebilirsiniz.
Pompei Napoli’den ulaşabileceğiniz turistik cazibe merkezlerinden biri.. Tarihte Vezüv yanardağının lavları altında kalarak yok olan antik kentin kalıntıları ziyarete açık. Pompei Napoli ile Sorrento arasında olduğu için yine Circumvesuviana treni kullanılarak ulaşılabilir. Çok yakınında ziyaret edilebilecek ve yine Pompei gibi Unesco Kültür Mirası listesinde olan bir başka antik kentin(Herculaneum) kalıntıları ise Ercolano’da bulunuyor.
Yine Kültür mirası listesinde bulunan Caserta ise ise görkemli kraliyet sarayı, saray bahçeleri ve Vanvitelli su kemerleri ile özellikle bölgeyi araç kiralayarak gezen turistlerin günübirlik gezi rotasında.
Napoli denince hemen akla gelen Amalfi Kıyıları ise tek bir günde tamamı gezilemeyecek kadar büyük bir bölge.. Napoli’den araç kiralamak dışında Sorrento’ya ulaşıp, Sorrento üzerinden SITA otobüsleri ile geçiş yapmak ya da Trenitalia ile Salerno’ya geçip, oradan SITA otabüsleri ile bölgeye ulaşmam mümkün. Amalfi kıyıları ile ilgili ayrıntılı gezi notları için: AMALFİ KIYILARI’NDAN NOTLAR
Pizza için bir ülkeye gidilir mi? İtalya ise EVET.