KAŞ KALKAN HAFTA SONU KAÇAMAĞINDAN NOTLAR

By | 25 Temmuz 2018

Temmuz ayı içinde Cuma ve Pazar’ı da hafta sonuna ekleyerek Kaş ve Kalkan’da keyifli bir hafta sonu kaçamağı yaptık!. İstikamet “en güzel mavilikler!”.. Bu keyifli hafta sonumuzun anafikri buydu. Planımız bir gece Kalkan ve iki gece Kaş’ta kalarak -bana göre- Türkiye’nin en güze denizi olan bölgede denizle iç içe, suya hep yakın, mavi/yeşil birkaç gün geçirmekti.

Bu doğrultuda önce bölgeye en yakın havalimanı olan Dalaman’a iki uçak bileti ayarlayıp sonra da deniz ile iç içe mavi/yeşil haftasonu konseptimize uygun otel arayışına girdik.. Bu noktada hemen kocaman bir parantez açıyorum:  Konaklama konusunda en güncel ve doğru seçenekler için instagram üzerinden önerilere başvurdum ve gelen onlarca farklı öneri içinden bizim planımıza, seyahat tarihlerimize en uygun olan iki alternatifi seçerek rezervasyonu yaptım.. Kaldığımız tesislerden yazı içinde bahsedeceğim ama Kaş ya da Kalkan planı olanlara gitmeden önce yaptığım araştırma ve gelen tüm önerilere dayanarak özenle hazırladığım KAŞ KALKAN KONAKLAMA REHBERİ‘ni hatırlatmak  isterim. Bu ayrıntılı yazıda seyahat modunuza göre seçebileceğiniz onlarca farklı tarza alternatif bulacaksınız..

..diyerek parantezi kapatıyor ve seyahatimizin detaylarını anlatmaya başlıyorum..

Dalaman Havalimanı’ndan otele  en konforlu yol olan özel havaalanı transfer servisi ile geçiyoruz.. Yol bu şekilde bile yaklaşık 2 saat sürüyor.. Bizim ilk durağımız Kalkan olduğu için biraz daha şanslıyız; eğer önce Kaş’a gidecek olsaydık üzerine bir yarım saat daha eklemek durumunda olacaktık..

* Kaş ve Kalkan’a en yakın havalimanları Antalya ve Dalaman. Dalaman Antalya’ya göre biraz daha yakın.. Havalimanından bölgeye ulaşmak için araç kiralamak, özel transfer ya da grup transfer hizmeti almak, toplu taşıma kullanmak gibi farklı alternatifler var.. Bütçe, zaman ve planlamanıza en uygun alternatifi araştırabilirsiniz..

Kalkan Gezi Notları

İlk durağımız Kalkan. Burada sadece bir gece kalacağız. Daha önce Kaş tecrübem var ama Kalkan’da sadece birkaç saat geçirmiş, Patara’ya giderken şöyle bir bakmıştık.. O yüzden bu kez genellikle  “görecek bir şey yok, değmez” yorumlarına maruz kalan Kalkan’a da zaman ayırmak istiyoruz..

Kalkan’da daha çok teraslarında “sonsuzluk havuzu” olan manzaralı otel ve evler rağbet görüyor.. Kalkan denilince ilk duyduğunuz şey “sonsuzluk havuzu” oluyor.. Biz de normalde havuz yerine denizi tercih etmemize rağmen seçeceğimiz otelin güzel bir sonsuzluk havuzu olmasına özen gösteriyoruz. Ve mutlaka Kalamar Koyu’nda kalmak istiyoruz.. Kalamar Koyu, Kalkan’dan sadece geçip gidenlerin pek bilmediği, biraz gizli saklı bir doğa harikası. Bu koy kaya oyuntuları, suyun rengi ve kıyıdan gördüğü manzara ile tam da kafamdaki deniz tanımına uyuyor..  Biz de hem bu güzel koyda yüzebileceğimiz hem de havuzunu deneyebileceğimiz Kalamar Hotel‘de karar kılıyoruz.

Otelimizin denize tam kıyısı ve plajı yok ama manzarası oldukça keyifli.. Kaldığımız sürece en sevdiğimiz şey buradan görünen Kalamar Koyu ve karşı adacıkların manzarası oluyor..  Sonsuzluk havuzu çok büyük değil ama manzarası itibarı ile oldukça keyifli.. Özellikle sabah havuza ilk giren sizseniz  karşıki yarımada manzarasının suya yansımasıyla güne güzel başlamış oluyorsunuz..

Havuzu deneyip rahatladıktan sonra kalan yüzme kontenjanımızın tamamını merdivenli bir patikadan yürüyerek ulaştığımız Kalamar Koyu’nun muhteşem denizinde harcıyoruz. Koyun farklı noktalarında şezlong ve şemsiye kiralayabileceğiniz “Beach Club”lar var. Eğer uzun süre kalmayacaksanız kafe bölümünde oturabilir yada bi’ dalıp çıkıp yolunuza devam da edebilirsiniz..  Biz bu tesislerden en çok Kulube Beach Club’ı seviyoruz. Denize direkt platformlardan girildiği için su derin.. Kayaların dramatik formu, suyun rengi ve koyu çevreleyen doğa bize burada tam da istediğimiz gibi bir deniz keyfi yaşatıyor..

Gün batımında manzara ve yemek için planımız klasik Kalkan kıyı restoranlarından birine gitmekten biraz farklı.. Harika bir öneri ile bir taksiye atlayıp Kalkan sırtlarındaki İslamlar Köyü’ne doğru çıkıyoruz. İslamlar Köyü gerçekten tam bir köy..Asma gölgelikli avluları, koyunu kuzusu ve eski su değirmenleri ile Kalkan merkezindeki havadan çok uzak, çok doğal.. Yemek yiyeceğimiz restorana çıkmadan önce eski değirmende durmasını istiyoruz taksicimizden.. Buradan Ramazan Kavcar’ın yaptığı bölgenin özel tahininden alıyoruz.. Daha koyu renkli ve kavruk bir tadı olan tahin inanılmaz başarılı!. (Uğrayıp siz de almak isterseniz yeri tam Değirmen Restaurant’ın altında)

Daha sonra Village Restaurant’a varıp gün batımını yakalıyoruz.. Birkaç meze, alabalık, çok övülen kızartma peynir ve bir “minik” ile güneşi batırıyoruz..

Fiyatları Kalkan merkezine göre bir hayli ucuz kalan bu restorandan memnun ayrılıyor gecenin tatlı finalini de Nur Pastanesi’nden “yanıksı” dondurma yiyerek yapıyoruz.. Antalya bölgesine özgü tütsülü aroması olan dondurmayı Kalkan’da en iyi yapanlardan biriymiş bu pastane.. Öyle ambiansı olan bir yer değil ama keçi sütünden yaptığı bu yanık dondurma gerçekten çok lezzetli..  Yemek üstü akşam yürüyüşümüzü de Kalkan’ın renkli dükkanlar ile,  lokantalarla, barlar ve kafelerle dolu çarşı içinde yapıp hareketli sokakları gözlemliyoruz.. Herhangi bir yerde oturmak içimizden gelmiyor ama otelimize dönmeden önce bütün sokakları arşınlıyoruz..

Sabah çok erken kalkıp manzara ve havuzun tadını çıkarıyor ve sonrasında otelden erkenden ayrılıyoruz..

İstikamet Kaş!.. ama önce Kaputaş Plajı!

Kaş Kalkan arasında taksiler 100 TL. fiks ücret uyguluyor; Çukurbağ yarımadası ise 120 TL. tutuyor.. Taksiciler oldukça rahat; yolda Kaputaş’ta kısacık durabilir miyiz diyorum; ne demek yarım saat duralım diyor!. Aslında belki yarın Kaputaş’a geliriz diye düşünüyorduk ama hazır sabah saatlerinde geçerken plaja gölge düşmeden ve deniz fazla dalgalanmadan belki bir iki kare fotoğraf çekeriz diye sormuştum taksiciye.. O hemen kabul edince kısa bir fotoğraf molası veriyoruz.. Bu molada eski anılarım canlanıyor. Bu plajda yıllar önce belime kadar saçlarımla gencecik, hatta minicik bir fotoğrafım var!.. Ben de aynı değilim, Kaputaş Plajı da.. O zamanlar tesis yoktu, oldukça tenhaydı.. Geçen yıllar içinde ünü de artı, kalabalığı da.. Şimidi plaja tepeden baktığımda sayısız insan ve şemsiye görüyorum.. En azından şemsiyeler tek renk, görüntü gözü tırmalamıyor diye şükrediyorum elbette.. Bu kalabalıkta yarın yüzmeye gelir miyiz bilmiyorum.. Ama inanılmaz etkileyici renkerine bakmaya doyamıyorum.. Kaputaş bana gülümserken güzel bir hatıra fotoğrafı çekiyorum, yolumuza devam ediyoruz..

* Kaputaş Plajı’na Kaş’tan ve Kalkan’dan minibüsler ile de gelmek mümkün..Kaş’tan Kapuutaş’a geliş yaklaşık yarım saat sürüyor.. Araç  ile gelirseniz park yeri epey sıkıntılı; uç uca yol kenarına park ediliyor ve  aracı park ettiğiniz yerden epey yürümeniz gerekebiliyor…. O yüzden minibüs iyi bir alternatif olabilir.. Plaja yaklaşık 200 basamak ile iniliyor.. 2018 yaz sezonu itibarı ile şezlong ve şemsiye ücretleri birim başına 7,5 TL. Aslında Kaş yolunda yeni açılan yine şahane denizli başka plajlar da var ama hiçbir Kaputaş kadar ünlü olmadığı için onlar daha tenha.. Araç ile geziyorsanız Kaputaş sonrası yol üzerindeki bu plajlara da şans verebilirsiniz.. 

Kaş Gezi Notları

Merhaba Kaş!.. Aradan geçen uzun yıllar sonrasında yeniden kavuştuk!. ne kadar değişmişsin ona akşam bakacağız.. Şimdi önce otelimize gidiyoruz.. Yine bu hafta sonu için deniz öncelikli konseptimize uygun şekilde seçtiğim Cappari Aquarius‘da kalıyoruz. Bu tesis Çukurbağ yarımadasında bulunuyor.. Kayalıklardan merdivenle girilen muhteşem renkli bir denizi var. Merkezin ve diğer plajların Temmuz kalabalığında bizi mutsuz edeceğini, buraların daha sakin ve denize girmeye elverişli olacağını düşünerek burayı seçtim. Otel aşırı lüks ve konforlu değil; benim için konforu daha çok denize bu kadar yakın olmak, sabah direkt suya atlayabilmek üzerine!.. . Öyle de oluyor.. İlk geldiğimiz günün tamamını ve diğer günlerin sabahlarını hep buradan denize atlayarak geçiriyoruz.. Zaten çoğu müdaviminin de burayı seçme sebebi aynı. Sabah uyanır uyanmaz daha yüzünü yıkamadan denize girmenin keyfini bilenler bilir!..

Gün batımına dek deniz kenarında kalıp beach bar’dan atıştıracak şeyler ve frozen içecekler ile güneşi batırıyoruz.. Daha sonra da akşam yemeği için merkeze geçiyoruz.. Her yarım saatte bir Çukurbağ yarımadası-Kaş merkez arasında minibüsler var; ücreti 3 TL. Bunlarla kolayca merkeze ulaşıp kısa bir hasret giderme turu atıyoruz; sonra da rezervasyon yaptırdığımız lokantaya geçiyoruz..

Kaş’ta yeme içme konusunda oldukça rahatım çünkü yanımda sayısız tavsiye var! Gelirken yolda Kaş’ta ne yiyelim, nerede yiyelim, içelim? diye sormuştum instagram’dan.. Daha biz buraya varmadan öyle uzun bir öneri listesi geldi ki benim ayrıntılı Kaş yeme içme önerileri yazmama hiç gerek bile kalmadı!. Şimdi altında onlarca öneri olan o meşhur postumun linkini şuraya bırakacağım; siz de gelmeden önce o postun altındaki yorumlara bakıp kendi listenizi oluşturacaksınız!. Şahane plan!. Hatta ilk uygulayan da benim.. Kaş’ya yiyip içeceğimiz her  yeri bu öneriler arasından seçtim!..

İlk akşam yemeğe Zaika‘dayız.. Hiç şüphesiz en çok önerilen ve de anlıyorum ki bunu sonuna kadar hak eden.. Temmuz ayı Kaş’ın ennn kalabalık zamanı.. O yüzden ancak ocakbaşına zar zor yer bulabiliyorum ama daha sonra bir başka masaya kaydırılmayı başarıyoruz. Ağaçlar altında son derece keyifli bir bahçe, et ve kebap ağırlıklı otantik bir mutfak ve tamamı çok lezzetli mezeler.. Masamızda Al Yazmalı, iki çeşit Mütebbel (Lübnan ve Hatay Usulü), Kereviz Cacığı, Köz Patlıcan, Şaşlık ve Zaikas Kebap ve yine bi’ minik var. Her yediğimiz inanılmaz lezzetli.. heryeri ve herşeyi beğenmeyen biri olarak Zaika’yı gerçekten çok beğeniyorum; kapanışı da çıtır kabak tatlısı ile yapıyoruz..

Yemek sonrası Kaş sokaklarında yürüyüş ve eski ile kıyaslama.. Eskiden tek bir yokuştan ibaret merkez arka sokaklara doğru genişlemiş.. Çok mekan, çok insan, çok kalbalık, çok renk.. Ama kötü değil; Kaş hala çok çok sevimli.. Önerilen arasından bir avluda gizlenmiş Hideaway’e uğrayıp çok fazla takılmadan otelimize dönüyoruz.. Dönüşte hemen uyumak yok!. Çukurbağ yarımadası yıldız gözlemek için harika bir nokta. Plajdaki şezlonglara uzanıp telefondaki yıldız gözleme uygulamalarından biri ile (Night Sky, Skyview App) gökyüzünü izliyoruz hayran hayran.. Binlerce yıldız var!..

Sabah erkenden denize girip çıkıp tekrar merkeze iniyoruz kahvaltı yapmadan.. Çünkü planımız kahvaltı için Kaş’a bu yaz açılan ve öneriler arasından cımbızla çektiğim yeni bir yeri denemek: Dudu Mutfak. Önce klasik olarak sabah sakinliğinde Cumbalı evlere baka baka Kaş sokaklarından geçip tatlılar tatlısı Dudu Mutfak’a varıyoruz. Eski eşyalar ile renklendirilmiş inanılmaz tatlı bir yer!. İki kişilik uzaktan denizi de gören bir masaya alınıyoruz. Siparişimiz 2 kişilik serpme kahvaltı. Onu beklerken ben 5 dakika içinde içeride çekilebilecek her fotoğrafı çekiyorum!. Çünkü dedim ya, aşırı tatlılık! Ev kahvaltılarımı bilirsiniz.. Öyle dışarıda kahvaltı yapmayı sevmediğimi de.. Kahvaltı dedin mi sadece evimde mutluyumdur ben.. Ama Dudu’da kahvaltıya bayılıyorum. En çok minik minik pişileri ve lor üzerinde tarçın ve defne aromalı böğürtleni beğeniyoruz.. Bi kere herşey iyi malzemeden, temiz ve  kaliteli.. Servis minik minik abartısız ölçülerde ve çok özenli.. yani ben kendim bir yer açsam ancak böyle olurdu herhalde diye düşünmedim değil.. Onun için çok mutlu bir kahvaltı yapıp bonus olarak da eski anneanne fincanlarında Türk kahvesi içiyoruz ama o da o güzelim nar ağacının altında.. Normalde ağacın altındaki masa daha kalabalık gruplar için ama biz çok erkenciyiz ve masa da müsait olunca keyif kahvesini bu keyifli köşede içmemiz için ufak bir jest yapıyorlar.. Biz de masayı fazla meşgul etmeden kahvelerimizi içip deniz için yola koyuluyoruz..

Bugün denize girmek için Limanağzı‘na gitmeyi düşünüyoruz. Kaş limanından kalkan motorlar ile Limanağzı’ndaki plajlara gidiliyor. Kişibaşı gidiş dönüş 20 TL. Limanağzı’ndaki en meşhur işletme Bilal’in Yeri. Ancak günlerden Pazar, çok kalabalıktır diye düşünerek bir önceki işletme Nuri’s Beach & Bungalows‘u tercih ediyoruz. Burada şezlong ve şemsiye kullanımı için kişibaşı 40 TL. harcama altlimiti var. Ödemeyi yapıp en uçta, müzik sesinin olmadığı bir locaya geçiyoruz.  Günün yarısı gölgede uzanmakla ve göl durgunluğundaki denizde geçiyor.. Son derece düzgün bir işletme, Personeli, servisleri de iyi.. Öğleden sonra biraz da merkezde Küçükçakıl Plajı’nda zaman geçirmeye karar verip yeniden tekneye binip Kaş’a dönüyoruz.

Küçükçakıl Plajı Kaş merkezi’ne en yakın, yürüme mesafesinde olan ve en popüler plajlardan biri.. Burada sağlı sollu plaj iletmeleri var. Halk plajının iki yanında Çınarlar Beach ve Derya Beach var.. Yine “aşırı öneriler” doğrultusunda Derya Beach’e yönelip restoran bölümündeki masalardan birinde oturuyoruz.. Plaj kısmında şezlongların hepsi dolu;  aşırı kalabalık. O yüzden masada Narlata içip pizza yiyerek, arada da denize atlayıp çıkarak takılıyoruz.. Akşamüstü şezlonglar biraz sakinleşirken bar bölümü hareketlenmeye başlıyor..

*Kaş denince akla gelen iki meşhur ve fotografik plaj daha var. Büyükçakıl Plajı ve Hidayetin Koyu olarak bilinen şimdilerin Blanca Beach’i.. Deniz her ikisinde de güzel olmasına rağmen hafta sonu kalabalığını göz önünde bulundurarak biz uğramıyoruz ama daha geniş zamanı olanlar programlarına ekleyebilir.. 

Günbatımı için hedefimiz Dejavu. Pek çok kişi için Kaş’ta güneşi batırmanın en iyi adreslerinden biri burası.. Biz de tavsiyelere uyup bir masaya oturuyor kahve ile başlayıp gün batımına roze kadehlerini kaldırırarak devam ediyoruz..Manzara çok güzel gerçekten.. Geçerken gördüğümüz Biiisstt‘in minderleri de günbatımı için bir alternatif olabilirmiş aslında..

Güneş batınca yemek için Gelos’a geçiyoruz.. Öneriler arasında çokça adı geçen Nereid Meyhanesi, Üzüm Kızı, Bahçe Balık, Ruhi Bey Meyhanesi daha baskın, farkındayım ama onlarda yer bulamıyoruz.. Açıkçası tatil havasındayken sürekli restoran aramak, rezervasyon peşinde koşmak bana çok da sevimli gelmiyor.. Hepsine sorup olumsuz yanıt alınca B planımız devreye giriyor. Stres yok!. Gelos’a gidiyoruz!. 360 derece açık, şahane,  püfür bir terasta  birkaç meze ve ara sıcak seçip güzel bir akşam geçiriyoruz.. İnanılmaz lezzetli diye öne çıkaracağım bir yiyecek olmadı ama servis, sunum gayet temiz ve düzgündü.. Mutluyuz. Bence siz de eğer yer bulamazsanız hiç dertlenmeyin, Gelos, Tzatziki, L’Apero var.. Onlar da olmadı girin rastgele bir yere.. Tatildesiniz, hiçbir mekanı havalara sokmaya değmez (çünkü Kaş’ta durum bana kalırsa aşırı talepten biraz öyle olmuş..)keyfinize bakın; illa ki en meşhur olan yerde olmak zorunda değilsiniz, değiliz!..

Gece Kaş sokaklarında dondurma yiyip dükkanlara girip çıkıyor, kalabalık sokaklarda yürüyoruz.. Gallery Anatolia burada en beğendiğim dükkan.. Harika seramikleri var ama fiyatlar biraz yüksek olduğu için daha seçiciyim..sadece bakıyorum.. Kaş alışverişim rastgele bir dükkandan plaj için iki çizgili peştemal almakla sonlanıyor..

Kaş’ta son günümüz yine uyanır uyanmaz odadan denize koşarak başlıyor!.Kahvaltı sonrasında Meis Adası’na geçeceğimiz için bu sabah kahvaltıya oteldeyiz. Kahvaltıyı plajdaki restorana hazırlıyorlar.. Aşırı çeşitli bir kahvaltı değil ama herşey çok temiz, düzgün, lezzetli.. Ben normalde otel kahvaltılarını pek sevmem, yemeden de kalkarım ama burada arada serçeleri de besleyerek  güzel bir kahvaltı yapabiliyorum..

Kahvaltıdan sonra servis bizi otelden alıp Meis’e gitmek üzere merkeze götürüyor.. Meis Adası Yunanistan’ın Türkiye’ye en yakın adası ve Kaş’tan çok kolay gidilebiliyor.. Ayrıntılı Meis Adası Notları’na buradan ulaşabilirsiniz. 

*Kaş’ta geçirecek yeterli zamanınız varsa önceliğiniz Kekova Tekne Turu olmalı. Ben daha önce bu turu birden fazla sefer yapmış biri olarak kesinlikle yapılmalı diyorum!. Kaş merkezinde dolaşırken tur düzenleyen acentelerden fiyat alabilir, ayrıntıları öğrenebilirsiniz. Mevcut turlara katılabileceğiniz gibi eğer kalabalık bir arkadaş grubu ya da geniş bir aileyseniz tekne kiralayıp kendi bireysel turunuzu da gerçekleştirebilirsiniz.. Biz yıllar önce kalabalık bir arkadaş grubu ile bu şekilde bir tekne kiralayıp gezmiş ve çok keyif almıştık. Çünkü o zaman hangi koyda ne kadar kalacağınıza, ne kadar yüzeceğinize, nerelere uğrayacağınıza kendiniz karar verebiliyorsunuz. Kekova Tekne Turu sadece tarihi içerikli bir tur değil. Standart tur  ya da özel gezi, her ne şekilde olursa olsun tekne sizi Batık Şehir, Kaleköy gibi yerlerin yanısıra yüzebileceğiniz çeşitli koylara da götürüyor. Kaleköy’de kıyıya çıkıp serbest zaman geçirmenize olanak veriyor.. Genelde teknede öğle yemeği yiyorsunuz ama bireysel tur ise tekne yerine Kaleköy’de kıyıda yemeği de tercih edebilirsiniz.. Tekne ile yapılabilecek en güzel günlük rotalardan biri olduğu için seyahatinizin bir gününü bu şekilde programlayabilirsiniz. 

Meis’e gitmeden önce Sankofa Coffee‘de birer kahve içip Kaş ile akşamüstüne dek vedalaşıyoruz.. Dönüşte Kaş ile birkaç saatimiz daha olacak..

Yeniden Kaş’a döndüğümüzde hafif açlığımızı Bi Lokma’nın çok övülen Anne Böreği ile giderelim diyoruz.. O kadar çok kişi yazmış ki, çok merak ettim!. Atmosfer çok hoş… ancak börek anne değil de  avcı çağrışımı yapıyor bana..Bunun yerine menüden başka bir şey deneyebilirdim..limonata ile teselli buluyorum..

Meyhanelerin, önünden, kral mezarının olduğu ana sokaktan son bir kez geçerken artık  vedalaşıyoruz Kaş ile.. Valizimizi alıp havalimanına doğru yola koyulma vakti..

Herşey çok güzeldi.. Yeniden kavuşuncaya kadar Kaş özlenecek, birileri gidip de oralardan deniz fotoğrafı paylaşınca yürek pır pır edecek!..

Çok ara vermişiz Kaş.. . Bu kez arayı çok açmayalım.. yine görüşelim..

#gezicigunlukkaşkalkan        @gezicigunluk/instagram