Bit Pazarı gezmek dünyanın en zevkli şeylerinden biri. Hatta benim için yabancı bir şehirde müze gezmeye eşdeğer. Çünkü o şehrin tarihine, geçmişteki yaşantısına dair izler bulup bir sürü şey öğreniyorsunuz farkında olmadan..
“Zagreb’de ne yapılır” sorusuna dair cevaplar için araştırma yaparken şehrin merkezinde güzel bir bit pazarı olduğunu öğrenince pek keyiflenerek hemen kaydediyorum defterime. Pazar günleri Britanski Meydanı’nda kurulan pazar, sabah erken saatlerde başlayıp öğlen 2 civarında toplanıyor. Biz de erkenden kalkıp 6 no.lu tramvay ile meydana ulaşıyoruz. Kahvaltı bile yapmadan gelmemizin sebebi meydandaki kafelerden biri olan Kava Tava’da pazarı seyrederek hızlıca kahvaltı yapmak ve hemen pazara dalmak. Ne yazık ki Kava Tava bizimle aynı fikirde değil; “o kadar kolay kaçamazsınız” diyorlar adeta. Güneş vuran kırmızı beyaz masalarda uzuuuun müddet oturup kahvaltıyı bekliyor, pazara merakla bakıyor, tezgahlar arasına dalmak için sabırsızlanıyoruz. Beklenen kahvaltı bir şekilde ulaşıyor ve hemen ardından heyecanla pazara dalıyoruz..
Eski Yugoslavya’nın parçası olan bir şehirde de bit pazarı gezmek başta bahsettiğim sebeplerle oldukça keyifli.. Birkaç keyifli saat geçirdiğimiz pazardan bir-iki plak, bir tabak ve birkaç keyifli fotoğraf ile dönüyoruz.. Dilerseniz fotoğraflara birlikte bakalım bir kez de pazarı birlikte gezelim:
Önce elbette ağır servisleri ile kulaklarını çınlattığım Kava Tava’nın kahvaltısı ile başlayalım dedim. Epey beklememiz rağmen gelen tabaklar lezzetliydi. Çilekli, fındık kremalı pancake’den sonra affettim gitti!.. Ayrıca buradan pazarın karmaşasını izlemek çok keyifli..
Pazardan ilk paylaşmak istediğim şey, ilk dikkatimi çeken.. Beni masamdan kaldırıp fiyatını sormaya çağıran şu nefis horoz!. 400 Kn. idi.. Yaklaşık 175 TL. Onu alıp eve getirmedim ama aklımı ona bıraktım :)
Horozun güzelliği yetmez gibi üstelik iki taneydi. Benden sonra (biz masada kahvaltı beklerken) çok zarif bir hanımefendi gelip sordu fiyatlarını.. satıcıyla uzun uzun konuştular, sonra gitti.. Acaba sonra geri geldi mi?.. Horozun sağındaki bikinili toplu biblo gözden kaçmasın.. Çorba kasesinden de zarif güllü “lazımlık” sakın ola atlanmasın!..
Benim aklım horozlarda kalırken diğerimiz aklını bu uçaklardan birinde bıraktı galiba:)
Gezerken gözüme takılan sevdiğim bir biblo da bu kızlar.. ne tatlılar..el sallayalaım!.. :))
Örgü elbise giydirilmiş bebek çok görmüşümdür ama bu tepeden tırnağa tek renk stil sahibi kızımız bence son nokta!.:)
O çanta mı, üzerindeki eldivenler mi yoksa arkasından bakan biblo mu daha zarif, karar veremiyorum.. Hepsini istiyorum!..
Pazarın genel görünüşü.. Kimi pul, kimi kartpostal, kimi, plak, kimi porselen.. herkes birşeylerin peşinde..
Pazara bakan kafelerden birinde yine güneşi ve sohbeti yada izleyecek birşeyleri bulmuş Zagrebliler.. Bu keyiflerinin hastasıyız!.
Ayılara arasından “moskoviç” gibi bakan satıcıyı da gördük mü? Bu da bit bit pazarı klasiğidir. Bazı satıcılar tezgahın fotoğrafını çekenlerden nefret eder. Hatta kimisi de elini havada sallayıp No! No! der ki işi inada bindirip illa ki fotoğrafını çekesin diye!..
Bir başka köşede yine muhabbet koyu. Ortası bit pazarı olan cıvıl cıvıl bir meydanda böyle keyifli bir kahve molasından daha güzel ne olabilir ki!
Yandan kulplu, yatık likör şişesi yine çok zarif bulduğum parçalardan.. Kimbilir nasıl bir evden geldi..
Bit pazarlarında sadece eşyalara bakılmaz.. Böyle tezgahını hazırlayıp gelecek müşterilerini bekleyen, oraya sanki evi gibi yerleşmiş satıcılara da bakılır.. Gizli gizli de fotoğrafları çekilir!.. :)
Kulis dergisi bir ara her şehirden eski bir “mecmua” alma takıntıma çok uygun ama bu huyumu artık bıraktım. Biriktirecek öyle çok şey var ki bunların sadece birkaç sayfasına bakıp yerinde bırakmakla yetiniyorum artık..
Britanski Bit Pazarı’ndaki gezintimizi bitirirken bu kadarı yetmez diyen Zagreb ziyaretçilerine şehrin en büyük bit pazarı adresini de verelim. İkinci el araçtan çalıntı mallara ve eski eşyalara uzanan skalası ile bu kozmopolit pazar ilginizi çekerse Pazar günü kurulan Hrelic (Jakusevac) Market’e 295 no.lu otobüs ile ulaşabilirsiniz ama bence Britanski gibi tatlı bir pazar varken bu maceraya hiç gerek yok..