Bazen yeni keşifler yapmaya değil de sevdiğin ve çok özlediğin bir şehirde en sevdiğin şeyleri yapmaya gidersin.. Hiç saymadım, kimbilir kaçıncı olacak bu son Roma seyahatinde de toplam 48 saate burada en sevdiğimiz, uzak kaldığımızda en özlediğimiz şeyleri sığdırmaya çalıştık..
Sevdiğim Sokaklar
Birkaç ay önce Roma uçak biletini alırken hayalimde sadece ve sadece sevdiğim sokaklarda yürümek vardı. Ne yemek, ne kahve, ne bir dükkan, ne de bir müze.. Sadece en sevdiğim sokaklarda yorgunluktan bayılana dek yürümek!.. Tam olarak da öyle oldu…
Piazza Madonna dei Monti
Bu meydan benim için Roma turuna başlangıç noktası her zaman. Çantayı odaya atıp, sokağa fırlayınca, yokuş aşağı Termini’den kaptırıp hoop! birkaç dakikaya Monti!… Akşamüstü meydandaki çeşmenin basamaklarına kurulup; köşedeki bakkaldan (hoş o da şimdi bara dönüşmüş) bira, şarap, meşrubat, her ne istersen kapıp bir iki atıştırmalıkla keyif.. Bütün yerliler iş çıkışı bu basamaklarda buluşup sohbet eder. Araya bizim gibi birkaç turist de karışır ama karton bardakta kahve içmeyince (çünkü hiçbir italyan böyle kahve içmez) bu pek anlaşılmaz gibi geliyor bana.. Alternatif olarak meydanı çevreleyen mekanlardan birinde de oturmak mümkün tabi ama basamaklar nedense daha çekici..
Bu keyiften sonra semtin küçük dükkanlar ve barlarla dolu sokaklarında mini bir tur.. Via Urbana, Via Leonina, Via dei Serpenti, Via Boschetto, Via Panisperna…. Yol üstünde sarı Fiat500, çiçeklere bürünmüş pencereler, renkli bisikletler, sokak aralarından göz kırpan Kolezyum… Haftasonuysa, bizim Souq Karaköy modeli tasarım pazarı Mercato Monti ziyareti.. Diyeceğim o ki, Monti güzel semt; tanırsanız siz de seversiniz!.
Via Campo Carleo
Tam Foro Augosto’nun yanında küçücük bir meydana bakan dar bir sokak. Benim için tek özelliği her gelişimde Monti’den aşağı kayıp bu sokaktan ufuktaki nefis manzaranın, karşıdaki bazilikanın kubbesini fotoğraflamak.. Tam köşede tentelerinde Lounge Bar yazan mekanın kapı önünde oturup hem bu manzaraya hem de küçük meydanın tatlılığına kapılıp birşeyler içmek bence Roma’da yapılacak en keyifli turistik hareketlerden biri..
Via dei Coronari
İşte spesifik olarak bu seyahatte yürümeyi en çok hayal ettiğim sokaklardan biri!. Üzerinde sayısız küçük, tatlı dükkan, cafe, dondurmacı ve “turist” barındıran bu sokak tüm girinti çıkıntıları ve çevresindeki dar sokakları, üzerinde bulunan minik meydanları ile o kadar yürünesi ki, ne kadar güzel fotoğraflar verdiğinden hiç bahsetmiyorum bile.. Sadece duygusu yeter!..
Via Governo Vecchio, Via di Parione, Via della Pace…
İşte Roma’nın üç sevimli, yürünesi ve fotografik sokağı daha.. Bu sokaklar boyunca hem keyifli dükkanlar hem de sevimliliğine kapılıp oturmak isteyeceğiniz birçok kafe ve lokanta var.. Bu mekanlarda oturmuşluğum, en sevdiğim şekilde sabah serinliğinde ya da gecenin bir yarısı buralarda yürümüşlüğüm çoktur.. Hatta Governo Vecchio’da sokak köşelerinde yolu daraltan beton babalardan görünce anın beni; bunlara tüneyip gelen geçenin “Navona Meydanı nerede?” sorularını hafif çakırkeyif yanıtladığım da olmuştur!.
Via Giulia
Antika dükkanları ve sokak boyunca sıralanan “Palazzo”ları ile çok severim bu sokağı.. Piazza Farnese’de oturacak yer bulamayıp burada bir kapı önünde dilim pizza yemişliğim çoktur..
Via del Pellegrino, Via Banchi Vecchi, Via di Monserrato, Via dei Cappellari..
Bunlar hep Campo de’ Fiori’den sonra başlayıp Via Giulia’nın paralelinde bulunan sokaklar. Yine küçük palazzolar, küçük ve sevimli dükkanlar, sanatçı atölyeleri, güneşi, sarmaşığı eksik olmayan nefis mimarisi ile Roma’nın en eski ve güzel sokaklarındandır.. Via dei Capellari no.83’teki La Grotta del Libro’nun kapı önüne döktüğü baskıları o kadar güzel, satıcı o kadar tontondur ki, çerçeveletmek üzere birkaç baskı almadan geçemezsiniz.. Bunlara bir de Via dei Baullari‘yi ekleyelim.. Tüm bu sokaklarda yürümeyi sonradan özlersiniz..
Via Margutta
İspanyol Merdivenlerinin yemen yanıbaşında bulunan bu zarif sokağı çok severim. Birçok sanat galerisini ev sahipliği yapan sokakta hep fotoğraflanası anlar ve muhakkak merakla takip edilecek bir etkinlik vardır.. Daha önce birkaç kez sergi açılışı, sanat günleri gibi kutlamalara denk geldiğimiz şıklığı, şampanyası eksik olmaz sokakta bu kez “Via Margutta!nın 100 Ressamı” adlı bir sokak sergisi vardı..
Via Condotti, Via Frattina, Via del Babuino, Via Borgognona, Via della Croce..
“Roma’nın Nişantaşısı” neresidir diye sormuş birisi.. işte bu sokaklardır. Yan yana İtalya’nın ve dünyanın önde gelen tüm moda markalarının sıralandığı şık sokaklar.. İspanyol Merdivenleri’ne yakınlığı ve bu kadar çok markayı bir arada bulundurduğu için evet, biraz turistik ve kalabalıktır da aynı zamanda.. Ama mesela Via della Croce bu kadar turistik bir noktada yemek için çok güzel alternatifler barındıran bir jokerdir.. Bu sokaklardan aşağıya doğru inip Piazza San Lorenzo in Lucina‘da Ciampini’yi geçtikten sonra kitap ve antika tezgahları ile dolu Piazza Fontanella Borghese‘ye doğru o Nişantaşı havası daha da güzelleşir.. Roma’nın köklü, küçük ama özellikli dükkanları bu civarda bulunur.. Yürüme hayali kurduğum sokaklar olmasa da her Roma seyahatinin bir noktasında bu sokakların en azından birkaçından geçmeden, şehrin biraz da bu havasını solumadan elbette olmaz.
Trastevere Sokakları
Trastevere de ayrı bir ruh, ayrı bir güzellik var. İlk bahardan itibaren binalarından salkım salkım sarkan sarmaşıkları, dolambaçlı eski sokakları, kafe ve lokantalarının renkliliği, pencerelerinin güzelliği ile uzun uzun yürünesi bu sokaklar nehrin karşı kıyısında hemen Ponte Sisto köprüsünden geçer geçmez başlar.. Piazza di San Giovanni della Malva, Via Benedetta, Via della Lungaretta.. Piazza S.Maria Trastevere, Piazza Calisto, Via della Scala…bu sokaklar, bu meydanlar saymakla bitmez ki, en güzeli bölgeye gelip rastgele hangi dar ve renkli sokak çekerse adımları oraya yönlendirmek, her tatlı köşede mola vermek ve sonrası için bol bol fotoğraf çekmek.. Eğer o rastgele adımlar sizi Via della Luce‘ye taşırsa no.21’deki Beşiktaş’taki 7-8 Hasanpaşa Fırını’nın Roma şubesi olmaya aday Biscottificio Artigiano Innocenti’nin vitrinine burnunuzu dayayıp yola birkaç kurabiye ile devam edersiniz…
Ghetto di Roma
Hani o parklarda olan demir dolambaçlı kapılardan girilir Ghetto’ya.. Başka bir Roma’ya geldiğinizi burada idrak edersiniz daha.. Kendine has renkleri, insanları ve kalabalığı vardır Ghetto’nun. Haftasonu her yer kapalıyken buralar açık olunca, turistler de sever buralarda yiyip içmeyi, takılmayı..
Via del Portico d’Ottavia, Piazza Costaguti, Tartarughe Çeşmesi, Teatro Marcello.. Ana cadde Portico Ottavia üzerindeki mekanlarda mola verip fırınlara uğranır, lokantalarda enginar yeme rekoru denenir..Mesela Via della Reginella No.28’de bana göre dünyanın en güzel kitapçısı vardır… Kısaca Ghetto tatlıdır..
Via dei Guibbonari, Via dei Chiavari..
Bundan önceki Roma seyahatlerimde bu sokaklarda işleyen minicik otabüsler vardı ama Roma’nın değişim rüzgarı içinde geçici olarak seferleri durdurulmuş. Siz gidene kadar başlarsa ne güzel olur.. Çünkü Roma, İspanyol yakınlarından ansızın böyle bir otobüse atlayıp buralara pizza yemeye gelmek demektir.. Forno Roscioli’de öğle atıştırması demektir.. Neyse ki Ghetto’ya bağlanan bu bahsettiğim sokaklarda hala Roscioli fırını ve Roma ruhu var..
…
Bitti mi? Elbette hayır!.. Bir de bu kısacık seyahate sığdırılamayan ama yine de çok sevdiğim uzak mahalleler var elbette.. Benim bohem mahallem Pigneto, Roma’nın Etiler-Bebek hattı Ponte Milvio, sıradışı mimarileri ile Garbatella ve Quartiere Coppede, akşamları hareketlenen Piazza San Lorenzo… Tekrar ziyaret edip uzun uzun anlatılacakları güne kadar isimleri ile burada olsunlar..
…
Sevdiğim Saatler
48 saate sığdırabildiğimiz hasretlerimiz, kahvelerimiz, kurulduğumuz masalar, Roma’da en sevdiğimiz saatler…
07: 10 Pasticceria Regoli / 1916’dan beri hizmet veren Regoli pastanesi kahvaltıda nefis cornetto yemek için Pasticceria Barberini’ye gitmeye üşendiğimiz bir sabahın kurtarıcısı. Turistten uzak, yerel.. Herkes üzerinde bembeyez krema mı ricotta peyniri mi belli olmayan şeyden yiyor; biz cornetto’da ısrarcıyız!.
11:40 Caffe Peru / Via di Monserrato’dan geçerken cephesinin tatlılığına kapılmadan, uğrayıp bir kahvesini içmeden geçilir mi hiç önünden!..
19:50 il Vinaietto / Her zamanki sokaktan değil de rastgele bir sokaktan “mesela şundan..” dalışlarımızı seviyorum.. Oysa ki tam yemeğe gidiyorduk, buranın kapıönü kalabalığını görüp takıldık. Açsın, gitmen lazım dinlemeyeceksin bazen. O anı tam oracıkta yakalayacaksın.. İçeri girip iki bardak kırmızı yanında da bir paket fıstık ile kraker kapıp, diğerlerinin arasına karışıyoruz. İyi ki bu sokakta oturmuyorum diye düşünüyorum bir an. Yoksa her akşam bu kadehler bizim arabamızın üzerinde olacaktı!.. Keşke otursaydık da araba sırf bu yüzden çizik içinde kalsaydı.. Kafama takılanlar saçma ama bu keşif ve yakaladığımız o an çok keyifli..
09.15 Caffè Della Pace / Sabah serinliğinde bu tarihi sokaklarda yürüken ayaküstü bir kahve molası. İçeride, bankoda. Köşede oturan adamlar bu loşluğun içinde pek fotografik.. Barista kadının suratsızlığı ve dün akşamüstü uğrayıp kapı önünde içtiğimiz Bellini’nin berbatlığına rağmen şu an, şu sabah burası yine de güzel..
17:33 Caffè Sant’Eustachio / Hazır yakınlarından geçiyorken bir fincan da burada içelim, hatırı kalmasın.. Kuyruğu seve seve çekiyor, bu saatte cappuccino ve caffe latte siparişi veren turistlere bıyık altından gülüyor, iki kahveyi kaptığımız gibi kapı önüne çıkıp fondipliyoruz. İşte tam o fondip anında karşıki kilisenin damından bu dükkana logo olan geyik sanki bize göz kırpıyor!..
21:10 Dar Filletaro a Santa Barbara / İtalya denince nedense benim aklıma şık lokantalar değil de salaş, samimi, içerisi gürültülü ve masaya gelen herşeyin efsane tatta olduğu yerler geliyor.. Bu akşam da yine böyle hisler içinde Campo dei Fiori yakınında araya sıkışmış küçük meydan Largo dei Librari’daki Dar Filettaro önünde sırada buluyoruz kendimizi. İçeri girip adımızı listeye yazdırıyorum (elbette isim Bianca! :). Sonra kapıda uzuuun bir bekleme seansı. Boşalan masalar var ama onalara almıyor keratalar; illa ki bekleyeceksin.. İsmi okunanı neredeyse aklışlayıp tezahuratla yolluyoruz içeri… Sonunda bizim isim de okunuyor, arka salona dalıyoruz. Masaya yayılan kağıt, siparişin alınması, masaya gelen salata, turşu, supli ve baccalalar hep ışık hızı.. Yan masayla hafiften İtalyanca pratiği.. garson dedikodusu.. Garsonun Napolili olduğuna hükmederek kendimizce eğlenmelere, yemeler, çatlamalar.. (okuyucuya ipucu: morina balığı kızartması Baccala lokantanın yegane ana yemeği.. yanına eklemeler yapınca ucuz, lezzetli ve samimi bir yemek tecrübesi yaşayabilirsiniz ama kapıda lokantanın adını aramayın: tabelada “Filetti di Baccala” yazıyor)
14:10 Le Mani In Pasta / Bu seyahatte daha önceki Romalar gibi bol bol pizza yemek yok aklımızda.. Baffetto’dan Remi’ye La Gatta Mangiona’dan Ai Marmi’ye tüm pizza adreslerini bir yana bırakıp özlediğimiz başka şeyler ve bolca makarna peşine düşüyoruz. Elbette makarna dedin mi yıllar önce ismini Serra Yılmaz’dan duyup Roma adreslerim arasına kattığım Le Mani in Pasta. Kalabalığa kurban olmadan, ikinci servis olarak oturabileceğiiz bir saatte iki kişilik bir masasında neyse ki yer buluyoruz. Masamızda Bufala Mozarella, deniz mahsulleri, Frascati ve kuşkonmazlı karidesli makarna.. Ne kadar mutlu bir öğle yemeği..
08:45 Don Nino / Burası sanki Milano’daki Bianco Latte’nin Roma şubesi!. Tazza D’oro’nun tam karşısına açılan bu güzel pastanede en az Barberini’deki kadar nefis kremalı cornettolar buluyoruz. Yanına iki de cappuccino ekleyince alın size Pantheon ziyareti öncesi şahane kahvaltı!.
10:00 Campo de’ Fiori / Tezgahlar arasında renkli bir tur; enginarları sevmece, meyve seçmece.. Bir kutu kiraz alıp hemen meydanın köşesindeki çeşmede yıkıyor, anıtın dibine oturup pazarın hareketliliğini izleyerek yiyoruz. İnsan bu turistik pazarı bile uzak kalınca o kadar özlüyor ki, hafızamıza mümkün olduğu kadar çok görüntü kaydetmeye çalışıyoruz..
10:18 Forno Campo de’ Fiori / Evet Pizza için erken olabilir ama patatesli pizzayı kaçırmamak için en doğru saatler!.. İçeri giriyoruz, patatesli yok!. Buyrun diyen elemana “arriva con patata?” diyorum. (patatesli geliyor mu? İtalyanca’ya dikkat!. :))) Adam “si” dediğinde bende bir neşe!. Gidip içeriden uzun bir parçayı alıp tezgaha şırakk diye vuruyor.. Kes iki dilim diyoruz.. Sonrası malum; hemen Piazza Farnese’ye, bir kapı önüne.. Bu şahane meydanı izleyerek yine çok mutlu yiyoruz pizzamızı..
16:42 La Bottega del Caffe / Taze çilekli kokteyller ve yanında küçük atıştırmalıklarla bu kez Piazza Monti kalabalığını karşıdan izleyeceğimiz minik bir mola..
11:30 Borghetto Flaminio / İlk kez Porta Portese’ye değil, Flaminia Bit Pazar’ına geliyoruz. Giriş ücretli; 1.60€. İçerisi umduğumuz kadar büyük değil, neredeyse hiç plak da yok.. Biraz hayal kırıklığı.. Çokça vintage çanta, markalı giysi ve aksesuar var.. Bunlar ilgimizi çekmeyince bir iki porselen tezgahını bakıp ansızın çok ilgimizi çeken 5’li fincan-sütlük serisi bulup, satıcının 25 dediği seti 20€’ya alıp bu bit pazarı ziyaretine anlam kazandırıyoruz.. (okuyucuya ipucu: bu aralar Roma’ya gidiyorsanız pazar 1-8- 15-22 ve 29 Mayıs’ta; 5-12-19 ve 26 Haziran’da yine kurulacakmış.. ama daha büyük bir bit pazarı arıyorsanız Porta Portese yazımı okumalısınız..)
13:30 Bar Calisto / Trastevere’nin renkli ama kalabalık sokaklarına küçük bir mola.. Bar Calisto’nun önündeki masalarda oturup birer Aperol söylüyoruz. Metal bir tepsi içinde, su bardağında geliyor.. Salaş güzeldir!.. Zevkle içiyoruz!..
13:05 La Taverna del Ghetto / Roma’da iki farklı şekilde enginar var. Biri zeytinyağlı versiyon Carciofo alla Romana; diğeri de Yahudi usulü bütün olarak kızartılmış Carciofo alla Giudia. Hangisini yiyeceğinize karar veremediğiniz durumlarda en doğrusu ikisini birden sipariş etmek!. Bugün Ghetto’daki restoran tabelalarında her iki çeşidi birden yazan bir tek Taverna del Ghetto vardı. O yüzden burayı seçiyoruz.. Ghetto artık Roma’da çok bilindik, kalabalık ama yine de burada bir Pazar öğle yemeği yemek hep keyifli.. Enginarların üzerine birer de makarna seçip birer bardak kırmızı ile taçlandırıyoruz.
21:15 Cul de Sac / Az önce düşündüm de, benim Roma’da popüler bir meydanda yer alan bir mekanda oturup da yemek yemişliğim yok!. İşte buna en yakın tecrübem her seyahatte mutlaka bir akşam yolumuzu düşürdüğümüz Navona’nın hemen arkasındaki Cul de Sac. Evet kalabalık, evet isim yazdırıp beklemek sıkıcı, garsonları ukala, şarap listesi içinden çıkılmaz derecede karmaşık ama..işte uğramadan olmuyor.. Menüdeki birçok sevdiğim tat değişmiş, çıkarılmış ama bana göre hala en güzel “coda alla vaccinara” ve “carpaccio” burada..
18:34 Antico Caffè Greco / Her Roma dönüşünde olduğu gibi bir şekilde en son olarak mutlaka Caffe Greco’ya gelip ayaküstü son birer kahve içiliyor. Sonra İspanyol’dan son kez geçip vedalaşılıyor şehirle.. Oradan metro.. Termini.. Fiumicino Havalimanı..
20:30 Fiumicino / 48 saate ne yazık ki Roma’da tüm sevdiklerin sığmıyor; olamıyor.. Canım mahallem Pigneto.. orada çok sevdiğim iki lokanta; kızarmış enginar, caccio e pepe ve “uno litro” şarap üstü Roma’daki en güzel tiramisu’yu yediğimiz o samimi Hostaria Mimi e Cocozza ve Roma’da yenecek en leziz taze makarna ve en samimi ortamın bir arada olduğu “gerçek yerel” Qui Se Magna!.. Vakit kalmamış olsa da onları seviyorum..
Hoşçakal Roma.. Gelecek sefere kadar çokça özlet kendini.. ve mümkünse birazcık da sen özle beni..
(Okuyucuya İpucu: Daha çok adres, öneri ve ipucu, önceden yazılmış Roma notları arasında..)
Yarın ikinci kez aşık olduğum şehre gidiyorum. Tamda yazının başında anlatmış olduğunuz gibi keşfetmeye diil sadece sokaklarında kaybolmaya, doya doya kaldırımlarını aşındırmaya yada sadece bir meydan da oturmaya :) yazınız Roma öncesi bana daha da büyük bir heyecan verdi. Sanırım bu dünyadaki en özel yerlerden biri için yapılabilecek en güzel şey gidip şehri doya doya yaşamak.
Merhaba :)
Seyahatinizi tamamlamış olmalısınız.. Nasıl geçti diye sormuyorum bile; Roma her türlü güzeldir!..Eminim yeni harika anılar biriktirdiniz en güzel sokaklarda, meydanlarda.. Daha nice güzel seyahatlere.. Sevgiler..A.
Sayın blog yazarı, bir yere blogları iyice okumak adetimdir.Sizin bloğunuzdan çok istifade ettim.İnşallah önümüzdeki hafta Roma’ya bir seyahatim olucak ve sizi yad ederek dolaşacağım,böylesi nokta atışı bilgilerle herhalde oranın yerlisi gibi güzel bir Roma keyfi yapacağğımı zannediyorum.Emeğinize ve ruhunuza sağlık.
not: Selanik içinde ayrıca teşekkür ederim teşekkürler
Umarım Roma seyahatiniz çok güzel geçmiştir.. Nice güzel seyahatler dileği ile.. teşekkürler.. sevgiler..