PARİS YENİDEN

By | 15 Ekim 2015

paris_seyahat_notlari_paris_hipster_guide_south_pigalle_sopi_marais

Birgün çıkıp bana deseler ki “Bundan sonra sadece seçtiğiniz bu üç yere gideceksiniz; yeni yer yok, başka yer yok, doğru yerleri seçin ve bundan sonra dilediğiniz sıklıkta ziyaret edin..” ….yani kim diyecek böyle bir şeyi ama diyelim ki dediler.. cevabım ne olur herhalde az çok tahmin edersiniz..

Önce cinlik yapıp seçimimi geniş tutarım;
Tamam. Almanya, Fransa ve İtalya!. Kabul ederlerse ne mutlu bana; yok sadece üç şehir derlerse mecburen cevap daralır: Berlin, Paris. Milano!. Bana çok sevdiğim “şehir hayatı”nı dibine kadar hissettiren gitmekten hiç sıkılmayacağım, biri “pışt” dese hemen koşacağım üç şehir..Beni bana yaşatan, beni bana anlatan şehirler..
İşte onun için yeniden bir Paris!
Bayram tatiline yönelik planımızı çok önceden yapmış olmamıza karşın tatil süresinin uzadığını anladığımız anda bu günler boşa geçemez diyerek hemen bakıyoruz ucuz bilet fiyatlarına. Seçenekler arasında Paris’i görünce de bir saniye bile düşünmeden basıyoruz “Satın Al” tuşuna!..
Küçük bir valize birkaç giysi ve heyecanımızı attığımız gibi yoldayız!..

Başka Paris

Yıllardır bilmem kaçıncı Paris seyahatimiz. Ama hiçbiri bir öncekinin aynı değil. Bu şehir sınırsız, seçeneği sonsuz. Nasıl bakarsan, ne görmek istersen onu verecek gücü var sana.

Uçaktan inip havaalanından RER’in B hattına atlıyor ve Gare du Nord’da iniyoruz. O istasyondan şehre doğru attığım ilk adımı hep seviyorum. Pırıl pırıl bir Paris güneşinde garın etrafındaki bistroların öğlen cıvıltısı arasında yürüyoruz. İlk trafik lambasında beklerken şehrin hareketini, gürültüsünü, bana iyi gelen o güzel enerjisini nefes gibi içime çekiyorum.. Bir metro aktarması yapmak yerine otele kadar yaklaşık 1 km. yolumuz var..en güzeli işte! Paris’teyim ve otelime doğru gitmekteyim..

South Pigalle
Bu kez son birkaç seferde kaldığımız semtten biraz daha uzak yeni heveslisi olduğumuz bir semtteyiz. So-Pi!.
Son ziyaretimiz kışa denk geldiği için yeterince tadını çıkaramadığımız South Pigalle bu mevsim için çok doğru bir alternatif gibi görünüyor. Şehrin Bo-Bo’ları So-Pi seviyor!.. Bu bilmece gibi oldu; hemen açıklıyorum..
Le Marais’yi artık turist istilasına teslim eden Paris’in Bohem/Burjuva kesimi son dönemde Pigalle’de Rue des Martyrs ve Rue Notre Dame Lorette çevresinde açılan mekanları mesken edinmiş, kendilerine alternatif bir semt yaratmışlar.. Bunu zaten daha önceki Paris Paradis yazımı okuyanlar biliyor ama bu kez daha çok vakit ayırma şansı bulduğumuza göre So-Pi’den biraz daha adres ve detay paylaşmak güzel olur diye düşündüm..

Bir kere semtin en iyi kahve dükkanı KB Cafeshop. Kahve çekirdekleri Berlin Five Elephant’tan, demleme kahveler süper!. Semtin en hareketli köşesini kapmış; erkenden açıp geç kapatarak Paris’te içmeye yeltenip kapalı denk geldiğin tüm kahvecilere inat tıkır tıkır işliyor. Ha, servis hafif yavaş, ya sabır çektiriyor; o kadar olur!..

Le Marlette kahvaltının adresi. Mini Fransız tarzı ya da geniş brunch.. Burada da kahveler Coutume Lab’dan.

Sabah bir pastane köşesinde uzunca bir kuyruk görürseniz bilin ki orası Arnaud Delmontel’dir ve herkes kruvasan kuyruğundadır..

Rue des Martyrs boydan boya hareketli, renkli bir cadde. Sayısız organik meyve/sebze tezgahı, balıkçı, kasap, şarküteri, şarap kavı arasına serpiştirilmiş mağazalar, küçük aksesuar dükkanları, gurme dükkanlar,…yani çok çok dükkanlar var işte. Organik çayları ile son dönemde Kusmi’ye rakip tercihim Lov Tea dükkanı, Sebastien Goudard/ Patisserie de Martyrs, vitrinine yapışmalık adreslerden bazıları…

Rue Clauzel mutlaka geçilmesi gereken sokaklardan. Bu sokaktaki konsept mağaza L’Oeuf -ki birkaç küçük dükkandan oluşuyor- ve vintage tutkunlarının vazgeçilmezi Troc en Stock dikkate değer adresler..

Daha önceki yazımda bahsi geçen Le Depanneur’un yanına bu kez akşamüstü atıştırmak ve takılmak için favori adresim gastrobar La Buvette’i ekliyorum. Küçük porsiyonlar halinde hazırlanan tabakları arasından denediklerimizin tümü tartışmasız enfes; mekanın lokallik dozu, atmosferin sıcaklığı gayet kıvamında..

Bu arada aynı  caddede de keyifli dükkanları atlamamak lazım.. Biz Apres Reflexions’da eskiler arasında biraz vakit geçiriyoruz, arada bir de sürekli yokuşu tırmanıp araçlara kırmızı yandığında caddeyi süzülerek inen kaykaycıyı çaktırmadan izlemeyi de ihmal etmiyoruz!.

Semtten akşam önerilerim arasında canlı konser dinleyebileceğiniz Bus Palladium var -ki gittiğimiz akşam denk geldiğimiz Ollebirde’nin artık resmi hayranlarıyız!..

So-Pi’nin popüler barı Glass’ta bir kokteyl, çoktan seçmeli viski ya da bir kraft bira da keyifli bir seçim olabilir.

İşte semtimizin ilk akla gelenleri bunlar..Rue des Martyrs’e yürüme mesafesinde Hotel Gerando’da, çatı katında kaldık bu kez.. Pencereyi açtım mı sevdiğim Paris çatıları, bitkili, bisikletli balkonlar, pencerelere dikkatle bakıp içerideki yaşamlara 10 saniyeliğine sızmalar..

Karşı köşede sokağımızın tatlısı Marcel et Clementine. Bazen hızlı bir kahve, bazen son bir içki…

paris_la_buvette_south_pigalle_hipster_paris_guide

Güzel Sokaklar

Elbette Paris’te güzel sokak pek çok ama bu seyahatimizde özellikle geçtiğimiz birkaç sokağı paylaşmak isterim. Özellikle Instagram’ın seyahatleri neredeyse şekillendirdiği şu günlerde renkli fotoğrafların çekilebileceği, moda çekimlerinin yapıldığı, bloggerların istila ettiği sokakları siz de bilin istedim.

Rue Crémieux tartışmasız Paris’in en renkli sokağı. Her ev farklı bir renk, duvarlarda neşeli detaylar var. Eğer bisiklet kiralarsanız mutlaka rotanıza bu sokağı ekleyin..
Bastille’e bağlanan Cour Damoye ve
Montmartre’daki Rue Cortot da yine görülesi, sakin ve zarif sokaklar.
bunlara ek olarak eğer daha önce geçmediyseniz Rue de Furstemberg, Cour du Commerce St-André ve Place St-Sulpice’de meydandaki Cafe de la Mairie’yi de fotografik sokaklar turunuza eklemenizi öneririm…

paris_rue_cremieux_parisin_en_guzel_sokagi_paris_gezi_notlari

Bit’li Cumartesi

Sabah Montmartre henüz sakinken yukarı doğru tırmanıp renkli sokaklarında birkaç kare fotoğraf çekmek iyi bir fikir gibi görünse de buraları tenha bulmak imkansız.. Kalabalıklar arasında zar zor birkaç fotoğraf çektikten sonra Sacre Coeur’un arkasından Paris merkezinin zıt yönünde, Rue de Mont-Cenis sokağının sonundaki güzel merdivenlerden aşağı inince kendi halinde sokaklar başlıyor.. Köşelerinde turistsiz, sakin kafeler olan sakin sokaklardan Porte de Clignancourt’a kadar yürüyünce tam meydanda eski tren istasyonu La Gare Ornano’da konumlanan La REcyclerie’ye ulaşılıyor.
Rayların iki yanında kurulan mini bit pazarı, içeride tabldot usulü brunch, öğleden sonrası için de atölye çalışmaları var. Mekan popüler, bir hayli kalabalık; eh, hafiften de kuyruk oluyor. Müthiş iyi bir kahvaltı değil belki ama ortam çok keyifli..
Kahvaltının ardından istikamet Paris’in o meşhur bit pazarı Marche aux Puces. Meydana yakın olan “Çarşamba Pazarı” kılıklı tezgahları es geçip doğrudan Rue des Rosiers içinden pazara giriş yapmanızı öneririm. Buradan itibaren farklı isimlerde sağlı sollu pazar alanları göreceksiniz. Antikanın her türlüsü, porselen, kitap, aydınlatma, plak, koltuk… aklınıza gelen her türlü son derece stil sahibi eski eşya bu pazarların içinde. Benim yıllardır en sevdiklerim tarihi yapısı ile Marche Dauphine ve tüm renkliliği ile Marche Paul Bert. Burada tezgahlar arasında vakit geçirin, yorulunca Bistrot Paul Bert ya da Mademoiselle Steinitz’de mola verin, kalabalığı, insanları, eşyaları ve evcil hayvanları izleyin; burada olmanın tadını çıkarın… Bu pazar hem çok güzel hem de bana göre Fransız kültürüne dair belgesel niteliğinde; muhakkak vakit ayırın ve kendinize buradan bir anı almayı da ihmal etmeyin. Benim bu seferki ganimetim 4 tanesini 8 Euro’ya aldığım Badonviller tabaklarım. Bir tanesi baya zedelenmiş, hatta çatlak ama önemli olan bu değil ki.. Bu sayede Fransa’da porselenleri ile ünlü Bodonviller diye bir kasaba olduğunu öğrenmişim, daha ne isterim..
Buradan dönüşte güne yine hareketli devam etmek için metro’ya atlayıp Saint-Michel ile Saint-Germain arasındaki canlı sokaklarda takılmak iyi bir fikir olabilir..

paris_marce_aux_puces_stouen_paris_bit_pazari

Sevgili Marais

Onu yeni semtlerle aldatsak da yine de  hala Pazar öğleden sonralarında Marais’den vazgeçemiyoruz!. Bu kadarla da kalsa iyi; her fırsatta ayaklar oraya doğru kendiliğinden yöneliyor.

– Konsept mağaza Fleux’dan eve obje bakmak daimi favorimiz.

– Comme a Lisbonne’dan Belem turta almadan, Sacha Finkelsztajn’ın sarı vitrinine yapışıp paskalya almadan, Las du Falafel’de falafel kuyruğuna girmeden lezzet zinciri tamamlanmıyor!. Hoş, tam karşısındaki de fena falafel yapmıyor ve hatta döke saça yemektense King Falafel’de oturup porsiyon olarak yemek de sokaktaki babalara tüneyip yemekten daha iyi fikir gibi!..

– Rue Vieille du Temple’da Le Pick Clop’un köşesi her seferinde durup illa ki bir kare fotoğraf çektiğim tipik Marais sahnesi. Bu köşe çok iyi bisikletli fotoğraf yapıyor!..

– Rue du Temple, Rue Turenne, Rue des Rosiers, Rue des Archives Rue Franc Bourgeois, Rue de Roi de Sicile, Rue Saint Paul… diye diye tüm sokakları dolanacağım derken yol, huzurlu meydan Place des Vosges’a varıyor daima.. Küçük bir mola, Victor Hugo’nun evine bir selam….

– Bu arada çok mağaza geziyor, ikonik çay evi Mariage Frères, Zadig Voltaire ve Sandro’ya da uğramayı unutmuyoruz tabi!..

– Arada yorulunca La Voltigeur’da bir kadeh Macon molası..

Biraz daha ileri yürürsek eğer..

– Konsept mağaza Merci’nin hiç modası geçmiyor, aksine gittikçe güzelleşiyor. Hele o tavana kadar kitaplarla kaplı kafesi yok mu…

– Paper Boy’un olduğu sokak Rue Amelot giderek hareketlenmekte; takibe takip!..

paris_gezi_notlari_bistrot_paris

 

Kısa kısa…

– Kağıttan origami rafları, kutuları, defterleri ile yeni favori kırtasiyem Papier Tigre, duyurulur!

– Nakış rozetler, broşlar pek moda; bu bağlamda Macon & Lecquoy markasına aboneyiz.. Abone derken 1, bilemedin 2 tane.. fiyatlar pek pahalı!..

– Şuradan Anthony Bourdain Paris adreslerini paylaştığım yazıya hop bir göz atın; o adreslerden Verre a Vole’yi denedik ve çoooook fazla beğendik!.

– Baron Rouge akşama başlamak için en tatlı, en sıcak mahalle şarapçısı diyelim. Kapısının önündeki tezgahtan birkaç istiridye atıp kadehinizle ayaküstü takılın, ortamı seveceksiniz..

– İlle de Saint Martin kanalı, ille de Rue de Lancry!.. Her seyahatte uğranıyor, gün geçtikçe daha keyifli bir bölgeye dönüşüyor.. Mutant’tan ucuz giysi, Le Cinquante’de bir kadeh şarap, Verre a Vole’de yemek, arka sokakta kitsch kafe/bar Cafe Bonnie, sinemaya dair herşeyi barındıran kafe/kitap/film dükkanı Potemkine…ve dahası..Söylemekten bıkmayacağım, kanala vakit ayırın!..

– Rue Fabourg St Denis, Rue Saint Savaneur, Sentier…İşte asıl mahallem.. buralar her geçen gün güzelleşiyor..

– Paris’in pasajları enfes! Pek yakında sırf pasajları anlatan bir post yapmak niyetim.. ama o zamana dek favori öğle yemeği adresim Passage Choiseul’de çalışan kesimle birlikte sulu yemek kuyruğuna girmek; bilin istedim!..

– Ob-La-Di’nin zemindeki karoları, Boot Cafe’nin ön cephesi… İkisinde de kahve övgüye değer değil ama fotoğrafta çok güzel çıkıyorlar, yapacak bir şey yok.. gidilecek!.. Bunlara bir de Ellsworth’de tatlı/kahve molası ve Jardin Palais Royal’de karton bardakta Cafe Kitsune molası eklersen son moda Paris karelerini tamamlarsın!. (Paris’te kahve ve kahvaltı için daha çok bilgi lazımsa tam şurada başlı başına bu konuya ait bir yazım var..

– Kokteyllerden haberler: Benim mahallede Rue Savaneur’un yenisi AveK moda mekan.. BHV mağazasının terasındaki Le Perchoir şehre yüksek kottan bakmalık.. Pizzacıdan girilen gizli Moonshiner ve benim için tüm zamanların klasği Coctail Club’a bir de Sentier’de Le Conserverie’yi ekledik mi Paris kış kokteyl durakları tamam demektir.  Quai d’Austerlitz’deki LeNüba da ismen burada dursun ama gelecek bahar havalar güzelleşene dek sırasını beklesin..

-Moutarde Façon Dijonnaise au Vin Blanc Grenache –  Patrice Boudignat. Bu destan gibi isim çok beğendiğimiz bir hardala ait. Hafif burunda hissedilen lezzetli hardal takıntınız varsa gurme dükkanlarda bu hardalın peşine düşebilirsiniz.

– Aésop’un sabunları KALP ben!.. Saint Honore caddesindeki dükkanına mutlaka uğramalı..

– Son olarak bence Pont des Arts’dan geçmeden, Jardin du Palais’nin ağaçlı huzurlu bahçesinde yürümeden, Colonnes de Buren’de çizgili sütunlar arasında dolaşıp fotoğraf çekmeden Paris seyahati bitmez..

Eh, onları da yaptığımıza göre bir dahaki sefere dek hoşçakal Paris.. Biz seni yine özleyeceğiz.. Sen de özle.

paris_canal_saint_martin_cafe_bonnie_paris _notlari

Cafe Bonnie Canal Saint Martin

lov_tea_paris_alisveris_notlari

Lov Tea Paris – South Pigalle

patisserie_des_martyrs_paris_sebastien_gaudard_pariste_yeme_icme

Sebastien Gaudard – Patisserie Rue Martyrs – South Pigalle

mademoiselle_steinitz_paris_gezi_notlari_st_ouen

Mademoiselle Steinitz – Paris Bit Pazarı

marche_st_ouen_paris_alisveris_gezi_notlari

Marche Paul Bert –  Paris Bit Pazarı

antoine_lili_paris_canal_saint_martin

Antoine & Lili – Paris Saint Martin Kanalı

le_recyclerie_paris_yeme_icme_gezi_notlari

Le REcyclerie’de brunch

arnaud_delmontel_south_pigalle_paris_yeme_icme_notlari

Arnaud Delmontel – South Pigalle, Paris

merci_paris_used_book_shop_fiat500

Merci Paris, Used Book Shop Cafe

boot_cafe_paris_kahve_dukkanlari_gezi_notlari

Boot Cafe Paris

papier_tigre_paris_alisveris_notlari

Papier Tigre Paris

colonne_de_Buren_Paris_palais_Royal_gezi_notlari

Palais Royal bahçesi, Buren Kolonları

comme_a_lisbonne_paris_marais_belem_turta

Comme A Lisbonne, Marais –  Belem Turta

moulin_rouge_paris_gezi_notlari

Moulin Rouge, Pigalle – Paris

south_pigalle_oeuf_paris_alisveris_notlari

South Pigalle, Oeuf mağazası

Paris’te harika bir gün isteyenler ONE FINE DAY’e.. İlk Paris ziyaretini yapacak olanlar PARIS etiketindeki tüm yazılara göz atmadan yola çıkmasın!.