KÜRK MANTOLU MADONNA’NIN İZİNDE BERLİN GEZİ NOTLARI

By | 20 Kasım 2013

berlin_gezi_notları

Kurban bayramı için planladığımız Berlin turumuzla ilgili araştırmalara başladığımda birçok siteden, blogdan, gezi notlarından faydalandım ve sonunda bizim için ‘en ideal olan’ kendi gezi rehberimi ortaya çıkardım. Bu araştırmalar sırasında Berlin deyince bir kitap çıktı karşıma: Kürk Mantolu Madonna. Bu Sabahattin Ali romanı imkansız bir aşkı anlatıyormuş Berlin dekorunda…İlgimi çekti, gitmeden aldım ve uçakta okumaya başladım…Otelde geceleri odamızın sevimli kapalı balkonunda okudum büyük keyifle…Kitabı bitirdim, Berlin’i sevdim… (Ekim 2010)
Bu yazının devamında şu soruya cevap bulunabilir:

Berlin’de ne yapılır?
Bence…
* Otel için Kurfürstendamm caddesi tercih edilir.
Şehrin en güvenli, en şık, en temiz, en nezih, en bol mağazalı ve ulaşımın en kolay olduğu caddesinde herhangi bir otel gezinizi kolaylaştıracaktır. (Bizim otel tercihimiz 3 yıldızlı Hotel Comet oldu. 3.5 km.lik caddenin tam orta bölümünde metro ve otobüs durağına 50 mt. mesafede, temiz ve samimi…)

* Ulaşım için toplu taşıma sistemi kullanılır.
24 saat kesintisiz her noktaya güvenli ve hatasız ulaşım garanti. Almanlar sistem adamı ve ulaşım konusunda resmen şov yapmışlar. Welcome Card çeşitlerinden size uygun olanı seçip kullanmak oldukça avantajlı…

* Şehir keşfine 100 no.lu otobüs ile başlanır.
Şehrin hemen hemen tüm turisitk noktalarından geçen bu iki katlı belediye otobüsüne ilk duraktan (Zoologischer Garten) binip son durağa kadar (Alexander Platz) gidilir. Mümkünse üst katta en öne oturup en panaromik görüntü elde edilir…

* Parlamento binası gece gezilir.
Gündüz önünde uzun kuyruklar olan parlemento binası gece de gezilebilir. Kapıları gece 24.0’e kadar açık olan bu görkemli binaya 22.00’den önce giriş yapmak kaydıyla çok daha kolay girilebilir. Görevliden ‘Türkçe’ bir audio guide alıp 360 derece ışıl ışıl Berlin manzarasının tadını çıkarmak çok keyifli…

* Berlin’de müze gezilir.
Pergamon Museum: Birçoğu Türkiye’den getirilen antik dönem eserlerini görmek, ah vah etmek, nasıl taşıdıklarına şaşıp kalmak için…
Alte National Museum: Fransız empresyonist ressamlarından özellikle Renoir ve Manet’in muhteşem tablolarını görmek ve duygulanmak, Rodin’in düşünen adam heykelini görmek ve Alman Romantik dönem ressamlarından Franz Krüger ve Adolph Menzel’in eserleriyle tanışmak, sanata doymak için…
DeutschesTechnikMuseum: Trenler, uçaklar, gemiler, eski film makineleri arasında keyifle vakit geçirmek, çocuklar gibi eğlenmek için…
Gugenheim Berlin: Gugenheim koleksiyonundan dönemsel sergiler gezmek, Unter Den Linden caddesinde gezerken küçük bir sanat molası vermek, hatta ücretsiz bir müze gezmek( eğer Pazartesi ise…) ya da en azından çok eğlenceli müze mağazasına gözatmak için…
Gemaldegalerie: Vermeer’den Rembrandt’a, Caravaggio’dan Rafael’e resim sanatının ustalarına saygı duruşu için…
Bizim kısıtlı sürede ancak bunları gezmeye vaktimiz oldu ama her zevke uygun yüzlerce müze var Berlin’de. Perşembe akşamı devlet müzelerinin 22.00’ye kadar açık olduğu da düşünülürse bu fırsat kaçırılmaz ve çook müze gezilir…

* Berlin’de Opera’ya gidilir.
Üç ayrı operaya sahip Berlin’de opera keyfi bir başka… Biletleri henüz gitmeden internetten almak mümkün… Bizim tercihimiz Staatsoper’den Tosca. Tavsiye edilir!…

* Berlin’de Alışveriş yapılır.
İster KaDeWe’de gurme alışverişi, ister Ku’damm’dan lüks bir çanta, ister Taschen’dan bir sanat kitabı, ister Ampelmann’dan bir hediyelik eşya, ister bit pazarından bir saat, ister bir çift Birkenstock, ister Hard Wax’ten bir sürü plak…İster çikolata, ister porselen, ister…ne isterseniz, bu şehirde herşey var…

* En turistik noktalar güniçinde çaktırmadan aralara serpiştirilir. Checkpoint Charlie, Brandenburg Kapısı, Holacaust Anıtı, East Side Gallery, Yıkık Kilise, Berliner Dom, Charlottenburg Sarayı,…Siz de bizim gibi standart turist aksiyonlarından hoşlanmıyorsanız eğer bu turistik noktaları şansa bırakın. Zaten gün içinde biri, birkaçı karşınıza çıkacak çaktırmadan onları da aradan çıkaracaksınız…

* Nikolaiviertel’de kneipe keyfi yapılır, yöresel mutfak deneyimi yaşanır. En meşhuru Zum Nussbaum ama birçok sevimli mekan var. Patates ve pırasa çorbası içip elma soslu patates omleti yemek şart!

*Philarmonie’de konsere gidilir. Bilet bulmak ve meşhur Berlin Filarmoni’yi şehirde yakalamak zor ama Salı günleri fuayede düzenlenen Lunch Konzert sizi bekler. İyi yemek, bedava konser, öğle tatili için inanılmaz keyifli bir alternatif…

* Almanca Eğitimi Alınır!.. Eğer Almanca öğrenmeye niyetiniz varsa Berlin bu anlamda doğru adreslerden bir olabilir. Hemen yurtdışında eğitimin uzman isimlerinden olan Teori Eğitim‘in Almanya Dil Okulları bölümünü okuyarak planlamaya başlayabilirsiniz..

* Akşamları Newton Bar’a uğranır. Yemek öncesi ya da gecenin geç saatlerinde şehir sakinlerinin tercih ettiği bu şık mekana mutlaka uğranır, nefis kokteyller tadılır, Helmut Newton’ın nü fotoğraflarının oluşturduğu şık dekorasyonun keyfine varılır, kim kimi nasıl tavlıyor, herşey ne hızlı oluveriyor bakakalınır:)

* Hackescher Markt civarında güzel bir gün geçirilir. Hackesche Avluları, designer butikler, cafeler, trendy alışveriş, gençlik, enerji ve daha hoş bir mimari için bu bölgenin, tüm ara sokakların altını üstüne getirmek lazım. Acıkınca adres , Rosenthaler Platz’da dönerci! (Schlemmerbuffet: Tor Strasse no.125) Adı döner ama sunumu çok daha farklı ve inanılmaz lezzetli…

* İster gece ister gündüz Prenzlauerberg keşfedilir. Gündüz sakin yüzü, kafe ve sanat galerileriyle; gece barları, performans merkezleriyle sevdirir kendini. Özellikle hava kararmadan Kastanian Allee’de gezmek, kitap almak, plak almak, küçük tasarım butikler gezmek yorulunca bir kafede dinlenmek, Künstler Magazin’den sanatsal malzeme alışverişi yapmak çok keyifli. Gönül isterse geceye buralarda devam da edilir…

* White Trash deneyimi yaşanır. Bir gece kulübü, Bir hamburgerci, Bir Dövme Dükkanı, Bir performans merkezi, Bir sinema ya daaa hepsi birden… Giriş ücreti ödenerek girilen çılgın bir hamburgerci burası. Muhakkak bir gece yarısı yolunuz düşmeli, alt katta trash, üst katta ska dinlenmeli, hamburger yenmeli…

* Bir dosta rastlanmalı! Yabancısı olduğunuz bir şehirde birden bire karşınıza çıkan dost, ayaküstü bir kahve…Önceden planlanmamış bu onbeş dakika gezinizin boyutunu değiştirir birden. Buralı oluverirsiniz, öyle hissedersiniz. Seni Berlin’de görmek güzeldi Sevgili Dost Mabbas…

Neyse hepsini boşverin.
Berlin kendi gönlünüzce yaşanacak bir şehir, tavsiyeler ilginç bir şekilde fayda etmiyor.
Şehir sizi kendince yönlendiriyor, size özel bir program oluşturuyor zaten…
Onu takip edin yeter…