HALFETİ SEN MASALSIN !..

By | 14 Aralık 2013

halfeti_sen_masalsin_gezi_notları

Aslında dört günlük Gaziantep seyahatinde şehirden uzaklaşmak kafamızda yoktu.. Başka yere gitmeyecek, şehri olabildiğince keşfedecektik.. Ancak çevreden gelen ‘buraya kadar gelmişken Halfeti’ye gitmemek olmaz’ baskısına daha fazla dayanamayarak Cumartesi gününü bu masal diyarına ayırmaya karar verdik..

İlk planımızda araç kiralayarak gitmek, aynı anda Zeugma antik kentini de gezmek vardı ama şartlar müsait değildi. Araba kiralama firmalarının hepsinden ya araç kalmadı ya da bir günlük araç vermiyoruz cevabı alınca Halfeti’ye gitme işi de inada binmiş oldu!..

Madem araç yok o zaman en yerel şekliyle, en maceralı şekliyle, minibüslerle gidilecek!..

Herkesle konuşup fikir alındı, araştırmalar tamamlandı; direkt Halfeti’ye giden otobüsler gün ortasında kalkıyor ve dönüş de sıkıntılı. Sık sık geçen minibüslerle gitmek daha garanti ama biraz zahmetli..

Sabah hızlı bir kahvaltıdan sonra merkezden Binevler minibüsüne binerek bizi Birecik arabalarının orada indirmesini istiyoruz. 15 dakika sonra Birecik minibüsünün içinde dolmasını bekliyoruz. Çok uzun sürmüyor. Bu minibüsleri devamlı kullananlardan birkaç kişi bak ineriz ha! tehtidi ile şöförü bir an önce yola çıkarmayı başarıyorlar :-)

Yol yaklaşık 60-65 km. ama biz yabancılara meraklı gözlerle bakan, sohbet etmek isteyen hatta turist rehberliğine soyunan diğer yolcular sayesinde fıstık ağaçları içinden bir çırpıda geçerek Birecik otogarına varıyoruz.

Şöförümüz bize köşede gelecek aracı beklememizi ve binerken ‘Eski Halfeti’ye gideceğinden emin olduktan sonra binmemizi tembihleyerek gidiyor.

Yolda gelirken sosyal medyadan haberleştiğim başka gezginlerden mühim bir hatırlatma geliyor; Birecik’te patlıcan kebabı yiyin diye.. Henüz sabah saatleri ve bizim karnımız tok; planımız öğle yemeğini Halfeti’de yemek ama önerinin kaynağını internetten incelemeyi de ihmal etmiyor belki akşamüstü diyerek aklımızın bir köşesine yazıyoruz..

Beşinci dakikanın sonunda üzerinde Halfeti yazan araç köşede beliriyor. Üç kez Eski Halfeti’ye gideceğimizi tekrar edip bizi oraya kadar götüreceğinden emin olduktan ve tabi ki şöförün içine fenalık getirdikten sonra(!) araca binip maceranın yeni etabına başlıyoruz. Bu araçta daha az kişi ama daha çok yük var..

Aracın içi mis gibi biber kokuyor; neden mi? Çünkü bir teyze kış hazırlığı için tam dört çuval alıp ön koltuklara yığmış.. Benim koltuğun altında da üç büyük torba tavuk var!.. Minibüs yarı yolda güzergahtan çıkıp teyzenin evinin bahçesine kadar giriyor. herkes inip çuvallara yardım ediyor. Sonra bir yerde tavuklar bir dükkana, bir yerde de metrelerce kablo elektrikçiye bırakılıp yola devam ediliyor. Aslına bakarsanız özellikle istesek şahit olamayacağımız bir tecrübe yaşıyoruz. Telaşsız hayat, yardımseverlik, dürüstlük, tek başına seyahat eden eşyalar bize kendi yaşadığımız dünyanın yavanlığını anlatıyor adeta.. Yol boyu fıstık ağaçları ve bu mükemmel deneyimin sarhoşluğu devam ederek önce yeni Halfeti’ye oradan da eski Halfeti’ye varıyoruz. Oyalanmalarala birlikte bir saat kadar sürüyor yolun bu kısmı.. Şöförümüz teyzeyi nasıl evinin önüne bıraktıysa bizi de aynı özenle merkeze ulaştırıp bir de ‘dönüşte araç bulamazsanız beni arayın gelip alırım’ diye numarasını variyor. Bu zarif davranışı takdir ederken bir de bizi Salih Kaptan ile tanıştırıp ne ihtiyacınız olursa yardım eder, gerekirse beni bulur diyor; pes!..

Numarasını cebimize koyup el sallayarak vedalaşıyoruz kendisiyle..

Bu arada Gaziantep’ten Halfeti’ye ulaşım ne kadara mal oldu derseniz; Merkezden Birecik minibüslerinin kalktığı yere ulaşım 1.75 TL. Gaziantep-Birecik minibüsü 7.50 TL. ve Birecik-Eski Halfeti arası da yine 7.50 TL. olmak üzere bir kişi toplam 16.75 TL..

Bu geziyi Ağustos ayında yaptığımız ve tur mevsimi sıcaklık yüzünden henüz başlamadığı için Halfeti oldukça sakin.. Bu sakinlik gezmek için güzel olsa da yemek ve tekne turu için sorun aslında.. Çünkü tura katılmak için bir teknenein dolmasını beklemek gerekli.. Salih Kaptan bize bölge ve yapabileceklerimiz hakkında bilgi verirken tekne turu ile ilgili kafamızda bir şimşek çakıyor. madem araç kiralamadan buraya kadar son derece ekonomik geldik o zaman şimdi burjuva bir hareket yapalım ve tekneyi özel olarak kiralayalım!..

Kaptan’ın yeni ve standartlardan biraz büyük bir teknesi var; normalde 250 TL. ye kaldırıyormuş yaklaşık 1 saatlik tur için.. Bizim bu çılgın projemiz karşısında o da misafirperverliğini gösterip bize tekneyi 120 TL.’ye kiralıyor.. Turumuz standarttan biraz uzun sürecek, bir çay bir de yarım saatlik yemek molasını da içeren en az bir buçuk saatlik genişletilmiş bir program uygulayacağız; harika!..

Yine onun önerisiyle büfeden su, meşrubat çeşitleri alıp koca teknemize kuruluyoruz hemen.. Daha tekne kıyıdan ayrılır ayrılmaz bambaşka bir dünyanın içinde buluyoruz kendimizi.. Bir de önemli detay; diğer bütün teknelerin yaptığı gibi yüksek volümden müzikli bir tur istemiyoruz biz, müziği kapattırıp doğa ile başbaşa olmayı seçiyoruz..

Mağaralar, hikayeler, Rum Kale, köyler, Halfeti’de hayat… derken içinde süzüldüğümüz masal daha da derinleşiyor..

Daha uzaktan suyun içinde gördüğüm minare ile kalp atışlarım hızlanıyor.. Bildiğim, defalarca televizyonda, annemlerin seyahat videolarında izlediğim yer birebir görünce beni nasıl da bu kadar etkiliyor..

Burası aynı zamanda ilk mola yerimiz; Yunus Dayı’nın Çay Bahçesi’nde çay molası vereceğiz..

Halatlar atılıyor, Yunus Dayı bağlıyor, iskeleye bir adım…cennetteyiz…

 yunus dayi

Sağımda suyun içinde bir minare, caminin damı dipte ama görüyorum.. Evler suyun içinde, ağaçlar, bambaşka bir hayat suyun dibinde… Etkileniyorum..

Bizi çok sıcak karşılayan Yunus Dayı kızım, oğlum , çay içer misiniz diyerek daha ilk dakikadan gönlümüzü fethediyor.. Mekanı belki de tüm Halfeti’nin en güzel yeri.. Tam köşe.. Bir kenarda sazlık çardak altında şilteler, yanı su içinde mağara.. Bir yanı tahta masalar, üstünde demlikleriyle nefis çay ocağı, dekoru suyun içinde bir köy.. Kelimelerin yetmediği masal ülkesindeyiz.. Biz soruyoruz, o soruyor, uzun uzun sohbet ediyoruz.

Burada insan hem bu güzelliğe hayran kalıyor hem de suyun altında kalan tarihin, hayatın acısını yaşıyor.. Yunus Dayı bize anlattıklarıyla bunun da iyi birşey olduğuna ikna ediyor neyse ki, hüzün dağılıyor.. Çünkü öyle birşey ki; bu halini çok seviyorsun Halfeti’nin ama beğendiğin için içten içe bir suçluluk da duyuyorsun, tuhaf bir duygu..

Birçok konuştuğumuz insan eski halinin güzelliğini, yeşilliğini, yetişen kocaman lezzetli incirleri anlattı, şimdiki hayatlarını.. Ama suyun hayat olduğunu lazım olduğunu, bunun mecbur olduğunu yine onlar söyledi…

Hiç bitmesin istediğiniz anlar vardır, hayattan çaldığınız saf mutluluklar; işte Yunus Dayı’nın yeri tam da böyleydi, hiç dönmek istemedim.. Çay sevmem ama o lezzetli çayı hiç unutmayacağım.. Çayını överken aldığım cevap hayat dersi gibiydi; ben sadece bunu yapıyorum kızım, işim çay yapmak, onun da en iyisini yapmalıyım o zaman!..

Çay, sohbet, vakit bitti, malesaf ayrılmak zorundayız..

Karşı kıyıda yemek yiyeceğimiz mekanla ilgili kötü bir haber var; bugün cenazeleri varmış, orada yiyemeyeceğiz.. Dönüş yoluna koyuluyoruz.. Kaptan yolda bize Eski Halfeti merkezdeki duba restoranlar hakkında da bilgi veriyor. Önemli bir tavsiyesi var.. Yenecek en meşhur şey Şabut balığı ama bu mevsimde taze değil, buzhane.. O yüzden anılarım güzel kalsın derseniz başka birşey yiyin diyor ve ekliyor; ‘Bu lokantalarda yemeden önce menüyü inceleyin, fiyatlarını tam öğrenin’ Mesaj alınmıştır!..

Yine teknemiz nehirde yol alıyor, masalımız devam ediyor, her anın tadını çıkarıyor her detayı inceliyoruz. Kimi zaman tepelerin arasında eşek üstünde giden bir köylüye dikkat kesilip kimi zaman mağaralara odaklanıyor, dinlediğimiz geçmiş zamanları gözümüzde canlandırmaya çalışıyoruz.. Ara ara yanımızdan geçen ya da Rum Kale’nin karşısına demirleyen tekneleri onları dolduran kalabalıkları ve müziği de duyuyor bu özel programı yapmakla ne iyi ettiğimizi tekrar tekrar tasdikliyoruz..

Turumuzun sonunda kaptanımızın bize son kıyağı iki kıyıyı birbirine bağlayan ince uzun tahta köprünün başında iskelesiz bir yerde bizi indirip bu deneyim için zemin hazırlamak oluyor; eyvallah!.. Teknenin burnunu kıyıya sürüyor, çakıllara atlıyoruz..

Bana Karadeniz’i, yaylaları anımsatan ip gibi köprüden sallana sallana geçip Eski Halfeti’de yürümeye başlıyoruz. Camisi, eski evleri, dar sokakları ile tarih kokan çok sevimli bir yer burası. Yalnız hava çok sıcak, yanımızdaki su ile kafamızı ıslatarak yürüyoruz.. Kıyıdaki duba restoranları tek tek inceliyor ama hiçbirine girmek istemiyoruz. Bunu iki sebebi var; birincisi boş mekanlarda yemek yemeği oldum olası sevmeyiz ve ikincisi aklımız Birecik’teki Patlıcan Kebabı’nda!..

eski_halfeti_asma_kopru_halfeti_gezi_notlari

Biraz daha dolanıp büfeden aldığımız krakerleri atıştırıyor tesadüfen gelen bir minibüse atlayarak Yeni Halfeti’ye gidiyoruz. (2.50 TL) Oradan da hazır bekleyen minibüsle 5.00 TL’ye doğru Birecik’e..

Yolda Halfeti’ye tekrar gelmeyi, yine Salih Kaptan’ın teknesini kiralamayı, bu sefer daha teçhizatlı olup teknede piknik yapmayı ve fonda yanımızda getireceğimiz Fazıl say Mezopotamya’yı dinlemeyi, güneşi Halfeti’de batırmayı konuşuyoruz birbirimizle..

Birecik’e vardığımızda saat üç ve deli gibi açız.. Merkezde değil otogarda iniyoruz çünkü gideceğimiz mekan Gülbaba, Kalealtı’nda..

Birecik Gülbaba Lokantası

Hiç yalan söyleyemem, benim keşfim değil, güvendiğim kişilerin tecrübesiyle yaşadığım enfes bir deneyim Gülbaba..

Başta da dediğim gibi Birecik civarında olduğumu yazınca www.gezenyer.com ‘dan bir hatırlatma geldi, patlıcan kebabı ye, bu linke göz at diye.. Linki açtığımda www.loplopculer.com ‘un Şanlıurfa yazısı ile karşılaştım. Farklı zamanlarda farklı tecrübelerinden de faydalandığım dolayısıyla zevklerine güvendiğim löplöpçüler Gülbaba’yı öyle güzel anlatmışlardı ki, buradan geçip de o kebabı yemeden Gaziantep’e asla dönemezdik..

 gulbaba

Ben yemek yazarı değilim, onun için uzun uzun anlatmak yerine sadece şunu söyleyeceğim; Patlıcan Kebabı konusunda çıtam o kadar yükseldi ki kolay kolay başka yerde yemem. Ben o dosyayı kapattım, Gülbaba son noktadır!..

Deneyip hakkında yazana da, hatırlatıp bu lezzeti tatmama vesile olana da sonsuz teşekkürlerimle… :-)

Yemeğin sonunda kendilerine saygılarımı, teşekkürlerimi sundum. İşini büyük bir aşkla yapan Ziya Usta bana kebaplarının inceliklerini, nasıl geceyarısı dükkanı kapadıktan sonra gidip özenle patlıcan, biber seçtiğini anlattı, duyduğum saygı daha da arttı.. Bakır kapların kapakları açıldı, kebaplar gösterildi, fotoğraflar çekildi, ‘İstanbul’a yollarız’ sözleri ‘birgün mutlaka tüm aileyi toplayıp sipariş vereceğim’ sözlerine karşılık verildi… Yine el sallayıp sımsıcak veda edildi…

Neticede bu harika günde bir sürü güzel insanla tanışıp kısa süreliğine hayatlarına konuk olduk, inanılmaz bir deneyim yaşadık.. Hatta en son Kelaynakları görmek için ufak bir soruşturma yaptık.. Bir amca bize ‘kelaynaklar 2, 3 km. uzakta, yürüyemezsiniz, madem görmek istiyorsunuz ben götürüp getiririm ne olacak’ dediğinde burada karşılaştığım insanlara hayranlığım, minnetim bir kat daha arttı.. Ülkenin en büyük şehrinde, en ‘medeni’ dediğimiz yerinde yaşıyoruz ama malesef biz bu kadar kibar değiliz!..

Olağanüstü güzel Halfeti masalı böylece üzerine yenen enfes bir yemek ve güzel anılarla sonlandı…

Olur da siz de birgün Halfeti’yi aynı böyle bir programla gezmek isterseniz ihtiyacınız olabilecek adres ve telefonları da buraya ekliyorum:Çobanyıldızı Tekne: Salih Kaptan 0536 280 61 42

Birecik-Halfeti Arabası Müslüm Kaptan: 0541 889 38 45

Gülbaba Lokantası Zeki Usta: Kalealtı No.25 Birecik-Şanlıurfa 0414 652 48 22

halfeti_batik_minare_savasan_koyu

8 thoughts on “HALFETİ SEN MASALSIN !..

  1. Sezin Türkeş

    Yorumunuz çok faydalı oldu. Salih Kaptan ile görüştüm inşallah kendisiyle iş yapacağız. Tekrar teşekkürler

  2. Eşref Bitlis Gökçek

    MRB. HALFETİMİZİ ÇOK GÜZEL YORUMLADIĞINIZ İÇİN SİZLERE ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM.HALFETİYE GELMEK İSTEYEN MİSAFİRLERİMİZ TEKNE TURU.ULAŞIM.HAVA DURUMU.KONAKLAMA V.B İHTİYAÇLAR HAKKINDA BİLGİ EDİNMEK İSTEYEN MİSAFİRLERİMİZ BİZLERİ ARAMASI YETERLİDİR.İRTİBAT TEL ( 0542 335 53 57 ) Eşref KAPTAN HOŞÇAKALIN…

  3. şenay

    Merhaba biz 5 arkadaş haftaya antep turu yapacağız halfeti bu havada gidilmeli mi yetiştirebilirmiyiz diye konuşurken ben sizin yazınız rastladım ve büyük hheyecanla arkadaşlara anlattım ve verdiğiniz bilgilerden salih kaptanı arayarak şimdiden tekne türünü ggarantiledim çok teşekkür ederiz vereceğiniz bir bilgi ve irtibat nosu varsa sevinirim ve hatta biz maraşa da geçeceğiz sizin deneyiminiz varsa bilgi alabilirim. Sevgiler…

    1. Gezici Günlük Post author

      Merhaba,
      Çok sevindim.. Harika yerler göreceksiniz ne mutlu.. Zaten bildiğim, tecrübe ettiğim herşey yazımda mevcut, ekleyebileceğim bir şey yok ama zaten orada da insanlar size gereken her türlü yardımı yapacak, tüm sorularınızı yanıtlayacaktır. Umarım çok keyifli geçer ve çok eğlenirsiniz.
      Sevgiler, iyi yolculuklar..

  4. MUZAFFER

    2 Nisan 2015 perşembe günü İstanbul’dan Gaziantep’e gittik. Oradan da Halfetiyi görmeye gittik. Halfeti çok güzel bir yer,gittiğimize değdi.Tekne turundan sonra yöreye has balığımızı yedik ve saat 14.30 da dönüş için Halfeti’den Birecik’e giden minibüse bindik. Yeni Halfetiyi geçtikten sonra şöför bize ben gitmiyorum,siz burada inin ben eve gidicem dedi ve bizi yol üstünde indirdi,üstelik birde üstüne ücret istedi.Neyse uzatmayacağım.Kısa bir tartışmadan sonra 5.00 Tl ücret verip Allahın selameti başına olsun deyip minibüsten indik.Bu minibüsçü beyefendiye soruyorum? Sizin misafirperverliğiniz bu mudur? Bu nasıl bir anlayıştır? Sizi hiç denetleyen yokmudur? Herşey çok güzeldi ama bu minibüsçü beyefendinin yaptığı hiç etik değildi. O yöre insanına hiç yakışmadı. İnşallah bir yetkili buradan sesimizi duyar da bundan sonra bu tür davranışların olmaması için önlem alır. Saygılarımla. Minibüsün Plakası 63 LU 695

      1. Gezici Günlük Post author

        Yazıda da belirttiğim gibi biz tercihimizi farklı kullandık o yüzden oradaki balık fiyatlarını net olarak bilmiyorum.

  5. ömer DİKAYAK

    canım kardeşim böylesine güzel topraklarımızı öyle güzel anlatmış sınız ki söyleyecek teşekürden baş birşey kalmamış sağolun varolun emeginize saglık teşekkür ederim

Comments are closed.