FRANSIZ RIVIERASI’NDA BİR HAFTA

By | 21 Haziran 2016

fransiz_rivierasi_gezi_notlari_seyahat_rehbaeri_nice_cannesBu yaz için Fransa’nın güneyinde, özellikle Provence bölgesindeki lavanta tarlaları arasında unutulmaz bir hafta geçirmeyi planlamıştık.. Ancak Fransa’da son iki aydır yaşanan gelişmeler, grevin ülke çapında yaşamı etkilemesi, bizim seyahatimizin şeklini tamamen değiştirdi. Küçük köyler, çiçek ve lavanta tarlaları arasında geçecek diye umduğumuz seyahat Güney Fransa kıyılarında, “Cote d!Azur” olarak bilinen efsanevi mavilikler içinde geçti.. Bazen sen istediğin planı yap, hayat senin için bambaşka bir şey planlıyor ve onu yaşıyorsun ya; işte bu da tam olarak öyle oldu.. Sonuçtan aşırı mutluyuz.. Maceralı, sürprizli ve çok keyifli bir geziydi.. Bazı yerleri sevdik.. bazı yerleri birazcık daha fazla.. Gelecek sefer yeniden gitmek istediğimiz yerler ile bu defa göremediklerimizi birleştirecek yepyeni bir rotanın hayalini kurmaya başladık bile.. O yeni rota şimdilik doğru zamanı beklerken ben de bu seyahatten geriye kalan notları; özellikle bu yaz Fransız Rivierası’na gitme planı olanların çok işine yarayacağını düşündüğüm önerilerimi paylaşmak isterim..

Yollar yollar..

Henüz gitme planları yaparken bu bölgeyi en iyi gezme şeklinin araba kiralayarak olduğunu düşünmüştüm. Ancak Fransa’daki grev benzin sıkıntısı da yaratınca bizim için bu seçenek elenmiş oldu. Kiraladığımız aracı daha gitmeden iptal ettik. Birçok farklı site üzerinden araç kiralama yapabilirsiniz. Ben bookingcar.eu üzerinden iptal seçenekli bir rezervasyon yapmıştım; bu seçenek maruz kaldığım durumda da çok işime yaradı. Eğer bir şehirden başlayıp, başka bir şehirde arabayı teslim etmek isterseniz bu birazcık daha pahalı oluyor ama iyi araştırırsanız bu farklı almayan kiralama şirketleri de bulabilirsiniz. Eğer Haziran-Eylül arasındaki yüksek sezonda bu bölgede olacaksanız hem araç kiralama fiyatlarının hem de bölgedeki trafik yoğunluğunun yüksek olacağını düşünerek planlama yapın..

Araç kiralamayı düşünmeyenler için diğer seçenek bölgedeki oldukça etkin tren ve otobüs ağını kullanmak. Ancak biz demiryollarının da greve katıldığı şahane(!) bir dönem seçtiğimiz için tek bir sefer dışında trenleri de kullanmıyor; tüm seyahati bölgenin tıkır tıkır çalışan otobüsleri ile çözüyoruz.

Her kasaba ve şehrin detayında otobüslerle ilgili ayrıntı vereceğim ama şunu söyleyebilirim ki; kıyı şeridi boyunca her kasaba ve şehri birbirine bağlayan etkin bir otobüs sistemi var. Bilet fiyatları oldukça uygun.. Otobüs hatlarının büyük bir bölümünü işleten Lignes Azur’un uygulamasını telefonunuza indirmenizi öneririrm; buradan hem ulaşım detayları hem de olası aksamaları takip edebiliyorsunuz.

Seyahat sonunda meraktan araç kiralama ve bu şekilde gezme arasında ulaşım maliyeti açısından küçük bir hesaplama yaptım. Bu yöntem kesinlikle daha ucuz!. Ama araba ile de daha fazla nokta gezme şansınız oluyor.. Bir yandan da sürekli yön bulma ve otopark ücreti ödeme işi var.. Kısaca artılar ve eksiler var… Bence görmek istediğiniz yerleri listeleyip her iki şekli kıyaslayın; belki de 2 kişiden fazla değilseniz aynen bizim gibi gezmek daha çok işinize gelecek.. Hem maliyet hem zamanı kullanmak ve keyif açısından..

Nice’den Marsilya’ya..

Gelelim rotaya.. Gidiş Nice, dönüş Marsilya uçak biletlerimizle seyahatimize Nice’ten başlayıp sırasıyla Nice, Eze, Menton, Monte Carlo, Saint-Jean-Cap-Ferrat, Villefranche-sur-Mer, Saint-Tropez, Cannes, Grasse, Antibes ve Marsilya’yı gezdik. Böyle sayınca ne kadar çok görünüyor.. ama inanın içimizde ukde kalan göremediğimiz yerlerde var..

İlk 4 gece Nice’de kalıp hem şehir merkezini hem de buradan kolayca ulaşabileceğimiz civar şehir ve kasabaları gezdik.. Sonrasında yine grevden etkilenmeyeceğimiz şekilde önce St Tropez’de sonra Cannes’da konaklayıp son olarak da çok sevdiğimiz ve çok özlediğimiz Marsilya’ya geçerek rotamızı tamamladık.

Benim için en sürprizli yerler Menton, Villefranche-sur-Mer ve Saint-Tropez oldu. Tanışınca ruhlarını İtalya’ya benzettiğim bu üç lokasyon da bana hiç beklemediğim, çok güzel anılar yaşattı. Menton ve Villefranche’ın sakin tarihi sokaklarına; Saint-Tropez’nin  çok kasıntı ve abartılı olacağını düşündüğüm halde bana yaşattığı tatlı sayfiye havasına bayıldım.. Eğer zamanlama ve bütçe açısından sizi zorlamayacaksa mutlaka sizin de rotanızda bu çok sevdiğim yerler olsun isterim…

Güney’in tadı..

Bir kere garip bir şekilde buralarda çok sevdiğim bir hava var.. Yine Fransız ama hafif İtalyanımsı, Parizyenlikten uzak, samimi, sentez bir hava.. İnsanlar sıcak.. Paris ile kıyaslayınca garsonlar bile.. Türkçe merhaba diye karşılayıp gülümseyen pasaport polisinden, otobüs şoförlerine, pencereden bakan teyzelere, tüm güneyde bir sıcaklık var..

Hayat biraz yavaştan akıyor.. Büyük şehirlerde bile öğle saatlerinde siesta yapan dükkanlara rastlayabilirsiniz. Yeme içme saatleri de genellikle planlı. Lokantalarda servis öğlen 12:30-15:00 akşam da 17:00-22:00 arasında.. Ama yine de her zaman non-stop servis veren turistik alternatifler ve geç saatlere dek servis yapan hızlı atıştırmalık alternatifler var..

Bana göre buralara her mevsim gelinebilir denilse de asıl olay, Mayıs-Ekim arasında, yazın keyfini sürebileceğiniz dönemler için plan yapmak.. Nice ve Marsilya’nın yılın 12 ayında da ziyaret edilebileceğini notunu düşerek diğer hepsi için yaz, yaz, yaz diyorum!.. Ama seyahat mevsim yaz olsa bile biraz şehir turu, eser miktarda kültür turu, sonrasında deniz, güneş, eğlence ve yemek üzerine kurgulanmalı.. Bir kasabayı adımlamak, sıcaktan bunalınca hemen denize koşmak, akşamüstü oldu mu hemen gelip geçeni izleyeceğiniz bir masaya kurulmak..kıyı boylarında aylak aylak yürümek.. Güneyde olmanın tadı böyle çıkar..

Tat demişken..

– Hemen her restoranın menüsünde gördüğümüz Niçoise Salata bildiğiniz üzere Nice’li..

– Blush’ın ana vatanı Provence-Cote’Azur!.. En salaş lokantadaki karaftan, en güzel restoranın şarap menüsüne her yerde “rose”..

– Bölgenin meşhur soğanlı tartı Pisaladiere, üzerinde karamelize soğanı ve bir minik zeytini ile her menüde ve her köşebaşında..

– Deniz mahsulleri konusunda hem halk çok bilinçli hem de restoranlarda çok iyi seçenekler var…

– Fransızların, pasta, çikolata, unlu mamul konusundaki uzmanlığı bu bölgede de kendini hissettiriyor..

– Hemen her kasaba ve şehrin gözünüzü gönlünüzü açacak, iştahınızı kabartacak pazarları var..

– Bir de Pastis var tabi.. Güney Fransa’nın diğer resmi içeceği..denizin kokusunu alabildiğiniz her yerde bir doz da anason kokusu…

Anlatırken aynı anda yaşıyorum.. anıyorum..özlüyorum..

Bir sonraki yazıda uğradığım tüm şehir ve kasabalardan ayrıntılı notlarda buluşalım:

NICE’DEN MARSİLYA’YA COTE d’AZUR NOTLARI

One thought on “FRANSIZ RIVIERASI’NDA BİR HAFTA

  1. Pingback: NICE’DEN MARSİLYA’YA COTE d’AZUR NOTLARI | Gezici Günlük

Comments are closed.