Son bir yıldır kahveye karşı intoleransım nedeniyle çay ile de daha iyi geçinir oldum. Türk çayını sadece kahvaltıda diğer bitki çaylarını da gün içinde farklı saatlerde tüketmeye ve böylece kahve tüketimimi daha aza indirmeye çalışıyorum.
Seyahatlerimden birçok çay topluyorum. Münih’ten ve Moskova’dan nefis çaylar aldım. Kusmi Tea ve onun organik alternatifi LOV Tea de valizimde daima kendine yer bulan çaylar. Yerliler arasından da Melez Tea’nin karışımlarını çok başarılı buluyorum. Adrese teslim güzel çay karışımları ve temasına göre yanında da küçük hediyeleri var.
Tüm bunların yanısıra Dem’de çay içmeyi Arnavutköy’e gittikçe de Chado Tea’de bir fincan çay içip kavanozları koklamayı seviyorum.
Chado’ya yaptığım son ziyarette ev için çay alırken garip bir şey öğrendim. Daha doğrusu normalmiş ama ben ilk kez duydum sanırım. Dükkanın sevimli görevlisi demlediğimiz çayın kullnılmış yapraklarını atmayıp tekrar demleme yapabileceğimizi söyledi!. Ben kendisine uzaylı gibi bakmış olabilirim ama o söylediğinden oldukça emin olarak tekrar etti. “Bu çaylara yazık, gerçekten bir çayı üç demleme için rahatça kullanabilirsiniz” dedi.. Kabullenmem zor olacak ama deneyeceğim. Zaten çayları direkt demliğe atmıyor şu ince süzen çay poşetlerine dolduruyorum. Bu tip poşetler Rossmann mağazalarında iki boy olarak satılıyor; ben devamlı oradan alıyorum. Bir porsiyonu poşete doldurup demliğin içine yerleştiriyor ve üzerine taze kaynamış su ekleyip demlenme süresini bekliyorum. İşte şimdi bu poşeti olduğu gibi saklayıp ikinci çayı demlemeyi deneyeceğim; bakalım nasıl olacak..
Şu günlerde en sevdiğim çaylar Chado’nun Mavi Çiçekli Earl Grey çayı ve Milk Oolong çayı. Milk Oolong için fırınlanarak yeşil ile siyah çay arası bir kıvame getirilen çaylar süt buharı ile aromalandırılıyormuş. Nefis bir yanık süt kokusu var bu çayda; çok beğeniyorum..
Sizin favori çayınız nedir? Benim için önerileriniz var mı?